検索ワード: bendiciones (スペイン語 - トルコ語)

les probamos con bendiciones e infortunios.
onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik.

ellos reciben las bendiciones y la misericordia de su señor.
rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır.

les probamos con bendiciones e infortunios. quizás, así, se convirtieran.
(kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.

porque le has dado bendiciones para siempre, y le has colmado con la alegría de tu rostro
varlığınla onu sevince boğdun.

bendiciones vendrán sobre la cabeza del justo, pero la boca de los impíos encubre la violencia
kötülerse zorbalıklarını sözle gizler.

«¡que la misericordia de alá y sus bendiciones sean sobre vosotros, gente de la casa!
allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı!

a pesar de sus inconvenientes, la temporada del monzón trae consigo una belleza única y bendiciones inusuales.
tüm dezavantajlarına rağmen muson eşsiz güzelliğini ve sıradışı bereketini beraberinde getirdi.

ellos reciben las bendiciones y la misericordia de su señor. ellos son los que están en la buena dirección.
rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.

¡desembarca con paz venida de nosotros y con bendiciones sobre ti y las comunidades que desciendan de quienes te acompañan.
"sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in.

después de esto, leyó todas las palabras de la ley, las bendiciones y las maldiciones, conforme a todo lo que está escrito en el libro de la ley
ardından yeşu yasanın tümünü, kutsama ve lanetle ilgili bölümleri yasa kitabında yazılı olduğu gibi okudu.

y acerca de que le levantó de los muertos para no volver más a la corrupción, ha dicho así: os daré las santas y fieles bendiciones prometidas a david
‹‹tanrı, onu asla çürümemek üzere ölümden dirilttiğini şu sözlerle belirtmiştir: ‹size, davuta söz verdiğim kutsal ve güvenilir nimetleri vereceğim.›

si los habitantes de las ciudades hubieran creído y temido a alá, habríamos derramado sobre ellos bendiciones del cielo y de la tierra, pero desmintieron y nos apoderamos de ellos por lo que habían cometido.
(o) ülkelerin halkı inanıp (kötülüklerden) korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık; fakat yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyle yakaladık.

los dividimos en la tierra en comunidades. de ellos, había unos que eran justos y otros que no. les probamos con bendiciones e infortunios. quizás, así, se convirtieran.
biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.

«¿te asombras de la orden de alá?» dijeron. «¡que la misericordia de alá y sus bendiciones sean sobre vosotros, gente de la casa!
"allah'ın işine mi şaşıyorsun," dediler, "allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizedir ey ev halkı.

bendición
alkıma