プロの翻訳者、企業、ウェブページから自由に利用できる翻訳レポジトリまで。
así, una ayuda concedida a una empresa para salvar temporalmente una actividad
bir şirkete, geçici olarak işlerini yürütebilmesi ve iş olanakları sağlayabilmesi için verilen yardım, devlet yardımı almayan birçok şirketi ve binlerce işçiyi sıkıntı içine sokabilir.
los gazatíes aprovechaban el tan esperado alto el fuego entre hamás e israel para tratar de salvar lo que pudieran de entre los escombros.
hamas ile İsrail arasında epeyce umulan ateşkesten yararlanan gazzeliler enkazlar arasında ellerinden geldikçe eşyalarını kurtarmaya çalışıyorlardı.
cumplimos la promesa que les hicimos y les salvamos, igual que a otros a quienes nosotros quisimos salvar, mientras que hicimos perecer a los inmoderados.
sonra biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri ise yok ettik.
y a ellos les dijo: --¿es lícito en sábado hacer bien o hacer mal? ¿salvar la vida o matar? pero ellos callaban
sonra havradakilere, ‹‹kutsal yasaya göre Şabat günü iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? can kurtarmak mı doğru, can almak mı?›› diye sordu. onlardan ses çıkmadı.