検索ワード: majira (スワヒリ語 - トルコ語)

ndugu, hakuna haja ya kuwaandikieni juu ya nyakati na majira yatakapotukia mambo haya.
kardeşler, bu olayların zamanı ve tarihi konusunda size yazmaya gerek yoktur.

baada ya kumtuma kwako artema au tukiko, fanya bidii kuja nikopoli unione, maana nimeamua kukaa huko wakati wa majira ya baridi.
ben arteması ya da tihikosu sana gönderir göndermez, nikopolise, yanıma gelmeye gayret et. Çünkü kışı orada geçirmeye karar verdim.

fanya bidii kuja kabla ya majira ya baridi. ebulo, pude, lino na klaudia wanakusalimu; vilevile ndugu wengine wote.
kış bastırmadan gelmeye gayret et. evvulus, pudens, linus, klavdiya ve bütün kardeşler sana selam ederler.

lakini yesu akawaambia, "nyakati na majira ya mambo hayo viko chini ya mamlaka ya baba yangu, wala si shauri lenu kujua yatakuwa lini.
İsa onlara, ‹‹babanın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri bilmenize gerek yok›› karşılığını verdi.

basi, akaona kwa mbali mtini wenye majani mengi. akauendea ili aone kama ulikuwa na tunda lolote. alipoufikia, aliukuta bila tunda lolote ila majani matupu, kwa vile hayakuwa majira ya mtini kuzaa matunda.
uzakta, yapraklanmış bir incir ağacı görünce belki incir bulurum diye yaklaştı. ağacın yanına vardığında yapraktan başka bir şey bulamadı. Çünkü incir mevsimi değildi.

kwa makelele yao yasiyo na adabu, watu hao ni kama madoa machafu katika mikutano yenu ya karamu ya bwana. hujipendelea wao wenyewe tu, na wako kama mawingu yanayopeperushwa huko na huko na upepo bila ya kuleta mvua. wao ni kama miti isiyozaa matunda hata wakati wa majira yake, wamekufa kabisa.
sevgi şölenlerinizde sizinle birlikte pervasızca yiyip içen bu kişiler birer kara lekedir. yalnız kendilerini besleyen çobanlardır. rüzgarın sürüklediği yağmursuz bulutlara, iki kez ölmüş, kökünden sökülmüş, sonbaharın meyvesiz ağaçlarına benzerler.