検索ワード: pokušao (セルビア語 - トルコ語)

u međuvremenu je pokušao da nastavi svoj život.
bu arada da kendi hayatını sürdürmeye çalıştı.

uz to, do sada još niko nije pokušao da je obori.
ayrıca şimdiye kadar hükümeti devirmek için hiçbir girişim olmadı.

branko p. je pokušao da prijavi korupciju u zdravstvu.
branko p, sağlık alanındaki yolsuzluğu rapor etmeye çalışmış.

navodno, niko od putnika u tramvaju nije pokušao da mu pomogne.
bildirildiğine göre tramvaydaki kimse gence yardım etmeye çalışmadı.

napadač je uhapšen na seoskom groblju gde je pokušao da počini samoubistvo.
saldırgan, intihara kalkıştığı kasaba mezarlığında tutuklandı.

pokušao sam i još uvek pokušavam, ali nisam dovoljno moćan da promenim svet...
bunu yapmayı denedim; hâlâ da deniyorum, fakat dünyayı değiştirmeye yetecek gücüm yok.

jedan broj analitičara pokušao je da proceni obim sivog sektora u privredama zemalja see.
pek çok araştırmacı, güneydoğu avrupa ekonomilerinde kayıtdışı sektörün boyutlarını hesaplamaya çalıştı.

on je ranije pokušao da kupi proizvođača najprodavanije kisele vode u srbiji, knjaz miloš.
daha önceden, sırbistan'da en çok satılan maden suyu olan knjaz milos'un üreticisini satın almaya çalışmıştı.

kada su ga pripadnici obezbeđenja zaustavili i obavestili policiju, taj čovek je pokušao da pobegne.
güvenlik personeli kendisini durdurup polise haber verdiği zaman, zanlı kaçmaya çalıştı.

grčka policija uhapsila je kainovski-pankija kada je pokušao da uđe u makedoniju iz grčke.
yunan polisi kainovski-panki'yi yunanistan'dan makedonya'ya giriş yapmaya çalışırken tutukladı.

ako bih pokušao dve nedelje unapred da rezervišem kartu ne bih imao šanse», rekao je on.
eğer gelişime iki hafta kala bilet ayırtmak isteseydim hiç şansım olmazdı." diyor.

aerodrom je više puta pokušao da poveća obim poslovanja otvaranjem novih linija do crne gore ili privlačenjem lou kost kompanija iz eu.
havaalanı, karadağ'a yeni seferler açmak veya düşük maliyetli havayolu şirketlerini ab havayolu şirketlerinden yemleyerek defalarca iş trafiğini artırmaya çalıştı.

borisov je pokušao da napusti položaj zbog izveštaja u kojem se otkriva povezanost zvaničnika vlade sa ličnostima iz sveta kriminala.
borissov, hükümet yetkililerinin suç dünyasından isimlerle bağlarının ifşa edildiği bir raporun peşinden görevini bırakmaya çalışmıştı.

opisujući balkan kao srce turske i naglašavajući univerzalna prava, erdogan je pokušao da istakne ideologiju i principe kao centralni deo svoje poruke.
balkanlar'ı türkiye'nin kalbi olarak nitelendirerek ve evrensel hakları vurgulayarak erdoğan, ideolojiyi ve ilkeleri, mesajının en ön cephesine yerleştirmeye çalıştı.

borislav stefanović, glavni pregovarač beograda u razgovorima sa prištinom i kfor-om, pokušao je da smiri napetu situaciju.
belgrad'ın priştine ve kfor ile yürütülen görüşmelerdeki baş müzakerecisi borislav stefanoviç, gergin durumu yatıştırmaya çalıştı.

ahtisari je kasnije pokušao da pojasni svoje reči, izjavivši da «svaka nacija nosi teret za koji mora da plati».
ahtisaari daha sonra "her ulus, bedelini ödemesi gereken bir yük taşır." diyerek sözlerine açıklık getirmeye çalıştı.

"bašesku je bukvalno pokušao na silu da progura ovu vladu, kao što se desilo u prvom slučaju, ubeđen da će osigurati neophodne glasove.
siyaset analisti dan pavel setimes'a verdiği demeçte, "basescu, gereken sayıda oyu alacağından emin bir şekilde, ilkinde olduğu gibi bu hükümeti zorla kabul ettirmeye çalıştı.

međutim, portparol transportne komisije eu, Žil zantlet, pokušao je 8. septembra da uguši ove glasine ističući da koridor 8 nije isključen iz evropskog finansiranja.
ancak ab ulaştırma komisyonu sözcüsü gilles gantelet 8 eylül'de yaptığı açıklamada, koridor 8'in avrupa fon programından çıkarılmadığını söyleyerek bu söylentileri boşa çıkardı.

antić je pokušao da unese pozitivnu notu, rekavši da je utakmica protiv gane "već iza nas" i da se reprezentacija sprema da se suoči sa nemačkom.
antiç, gana maçının "geride kaldığını" ve takımın almanya ile karşılaşmaya hazırlandığını söyleyerek olumlu bir hava yaratmaya çalıştı.

erdogan je u subotu pokušao da odagna strahove da bi prijem turske ekonomski opteretio evropu, ukazujući da je njegova zemlja «dovoljno jaka» da stoji na sopstvenim nogama.
cumartesi günkü konuşmasında erdoğan, ülkesinin kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar "güçlü" olduğunu söyleyerek türkiye'nin avrupa'ya ekonomik yük getireceği yönündeki korkuları dağıtmaya çalıştı.