プロの翻訳者、企業、ウェブページから自由に利用できる翻訳レポジトリまで。
lut soara vardığında güneş doğmuştu.
il sole spuntava sulla terra e lot era arrivato a zoar
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
elişa eve vardığında, çocuğu yatağında ölü buldu.
eliseo entrò in casa. il ragazzo era morto, steso sul letto
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): ey musa! diye seslenildi:
quando vi giunse, sentì chiamare: “o mosè,
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
hepsi oraya vardığında sonrakiler öncekiler için: "rabbimiz, bizi bunlar saptırdı.
quando poi vi s'incontreranno tutte, l'ultima dirà della prima: “o nostro signore!
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
警告:見えない HTML フォーマットが含まれています
kral davut bahurime vardığında, saul ailesinin geldiği boydan gera oğlu Şimi adında biri lanetler okuyarak ortaya çıktı.
quando poi il re davide fu giunto a bacurìm, ecco uscire di là un uomo della stessa famiglia della casa di saul, chiamato simeì, figlio di ghera. egli usciva imprecand
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
medyen suyuna vardığında, orada hayvanlarını sulayan halktan bir grup buldu. onların gerisinde itilip kakılan iki kadın gördü.
quando giunse all'acqua di madian, vi trovò una moltitudine di uomini che abbeverava e scorse due donne che si tenevano in disparte trattenendo [i loro animali].
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
yoavla yanındaki bütün askerler hevrona vardığında, ner oğlu avnerin krala geldiğini, kralın onu gönderdiğini, onun da esenlikle gittiğini yoava bildirdiler.
quando arrivarono ioab e la sua truppa, fu riferito a ioab: «e' venuto dal re abner figlio di ner ed egli l'ha congedato e se n'è andato in pace»
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
uzakta, yapraklanmış bir incir ağacı görünce belki incir bulurum diye yaklaştı. ağacın yanına vardığında yapraktan başka bir şey bulamadı. Çünkü incir mevsimi değildi.
e avendo visto di lontano un fico che aveva delle foglie, si avvicinò per vedere se mai vi trovasse qualche cosa; ma giuntovi sotto, non trovò altro che foglie. non era infatti quella la stagione dei fichi
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
(kafile mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. onlar zaten ona değer vermemişlerdi.
lo vendettero a basso prezzo, qualche pezzo d'argento, e furono in ciò deprezzatori.
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
adam Şiloya vardığında, tanrının sandığı için yüreği titreyen eli, yol kenarında bir sandalyeye oturmuş, kaygıyla bekliyordu. adam kente girip olup bitenleri anlatınca, kenttekilerin tümü haykırdı.
mentre giungeva, ecco eli stava sul sedile presso la porta e scrutava la strada di mizpa, perché aveva il cuore in ansia per l'arca di dio. venne dunque l'uomo e diede l'annuncio in città e tutta la città alzò lamenti
最終更新: 2012-05-05
使用頻度: 1
品質:
oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi: "ey mûsa! Âlemlerin rabbi allah benim, ben!"
quando giunse colà, fu chiamato dal lato destro della valle, un lembo di terra benedetta, dal centro dell'albero: “o mosè, sono io, allah, il signore dei mondi”.
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
警告:見えない HTML フォーマットが含まれています
(bu karara vardıktan sonra) "ey babamız," dediler. "sana ne oluyor, yusuf'a karşı bize güvenmiyorsun?
dissero: “o padre nostro, perché non ti fidi di noi a proposito di giuseppe?
最終更新: 2014-07-03
使用頻度: 1
品質:
警告:見えない HTML フォーマットが含まれています