検索ワード: inanmayan (トルコ語 - スペイン語)

Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve kötülükten hoşlananların hepsi yargılansın.
a fin de que sean condenados todos los que no creyeron a la verdad, sino que se complacieron en la injusticia

ama gene de aykırılığa düştüler. İçlerinde inanan var, inanmayan var.
pero discreparon: de ellos, unos creyeron y otros o.

onlardan inanan da var, inanmayan da ve rabbin bozguncuları daha iyi bilir.
de ellos hay quien cree en él y quien no, pero tu señor conoce mejor que nadie a los corruptores.

aralarında ona inanan ve inanmayan vardır. rabbin, bozguncuları daha iyi bilir.
de ellos hay quien cree en él y quien no, pero tu señor conoce mejor que nadie a los corruptores.

İsraf eden/haddi aşan ve rabbinin ayetlerine inanmayan kimseleri biz böyle cezalandırırız.
así retribuiremos a quien haya cometido excesos y no haya creído en los signos de su señor.

fakat bunca deliller, bunca korkutan peygamberler, inanmayan topluluğa ne fayda eder?
pero ni los signos ni las advertencias sirven de nada a gente que no cree.

Şüphe yok ki ben, allah'a inanmayan ve ahireti inkar eden topluluğun dinini terkettim.
he abandonado la religión de gente que no creía en alá ni en la otra vida.

"buna inanmayan ve hevesine uyan kimse seni ondan alıkoymasın, yoksa helak olursun."
¡que no te desvíe de ella quien no cree en ella y sigue su pasión! si no, ¡perecerás!

o çeşit adamlar, kazançlarından hiçbir sevap elde edemezler ve allah, inanmayan kavmi doğru yola sevk etmez.
no pueden esperar nada por lo que han merecido. alá no dirige al pueblo infiel.

ben, allah'a inanmayan ve âhireti de tamamen inkâr eden bir toplumun milletini terk ettim."
he abandonado la religión de gente que no creía en alá ni en la otra vida.

ancak allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
sólo te piden dispensa quienes no creen en alá y en el último día, aquéllos cuyos corazones están llenos de dudas y que, por dudar, vacilan.

ancak allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
sólo te piden dispensa quienes no creen en alá y en el último día, aquéllos cuyos corazones están llenos de dudas y que, por dudar, vacilan.

senden, yalnızca allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
sólo te piden dispensa quienes no creen en alá y en el último día, aquéllos cuyos corazones están llenos de dudas y que, por dudar, vacilan.

ona inanmayan ve nefsinin arzularına uyan kimseler sakın seni ondan (kıyamete inanmaktan) alıkoymasın; sonra mahvolursun!
¡que no te desvíe de ella quien no cree en ella y sigue su pasión! si no, ¡perecerás!

"İçinizde mademki benimle gönderilene inanan bir topluluk ve inanmayan bir topluluk var, o halde allah'ın aramızda hükmünü bildirmesine kadar sabredin.
y si algunos de vosotros creen en el mensaje que se me ha confiado y otros no, tened paciencia hasta que alá decida entre nosotros.

bunlar inanmayan bir millettir" demesi üzerine allah: "onlardan geç, esenlik dile; yakında bileceklerdir" buyurdu.
Ésta es gente que no cree».

ancak allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, (geri kalmak için) senden izin isterler.
sólo te piden dispensa quienes no creen en alá y en el último día, aquéllos cuyos corazones están llenos de dudas y que, por dudar, vacilan.

musa: "doğrusu ben, hesap görülecek güne inanmayan böbürlenenlerin hepsinden, benim de rabbim sizin de rabbiniz olan allah'a sığınırım" dedi.
moisés dijo: «me refugio en mi señor y señor vuestro contra todo soberbio que no cree en el día de la cuenta».

(yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler.
¡observa, pues! ellos observan....