検索ワード: ödeyebilmek (トルコ語 - スロバキア語)

borçlarımı ödeyebilmek için...
aby som splatil všetky moje dlhy...

faturalarımızı ödeyebilmek için çalışıyorum.
pracovala som, aby som zaplatila naše účty.

lyiliklerinizin karsiligini ödeyebilmek isterdim.
rad by som sa ukazal tak, aby ma spoznali.

faturalarımızı ödeyebilmek için durmadan çalışıyorum.
pracovala som, aby som zaplatila naše účty.

faturalarımı ödeyebilmek için, şu yaptığım işe bak.
a nakoniec robím toto aby som si zaplatil vlastný pohreb.

faturalarımı ödeyebilmek için geçici olarak yapıyorum.
práca naviac, na platenie účtov.

menajerin bana borcunu ödeyebilmek için tüm hesaplarını boşalttı.
tvoj agent vybielil všetky tvoje konta pokúšajúc sa mi splatiť dlh.

her ikimizde kirayı ödeyebilmek için fedakârlıklar yapmamız gerekiyor.
obaja sa musíme obetovať, aby sme zaplatili nájom.

bu evi kaybetmemek ve senin hastane masraflarını ödeyebilmek pahasına.
nie, na úkor toho, že môžeme prísť o dom a nebudeme schopné zaplatiť tvoje účty z nemocnice.

ama vergilerimi ödeyebilmek için el altından yapıyorum ve öğrencimin borcunu.
ale mám nejaké bokovky na zaplatenie všetkých daní a študentskej pôžičky.

santa clara civar köylerden fidyeyi ödeyebilmek için yardım istemiş.
santa clara požiadala okolité obce o pomoc. zhromáždili dostatok striebra aby zaplatili výkupné.

birinin parasını ödeyebilmek için kıçını yırttığı bir arabayı çalmaya çalışan iki şerefsize bakıyorum.
dvaja úbohí pamrdi kradnú niekoho ťažko vydreté auto?

- Öyle mi? evet. aslında her şeyi ödeyebilmek için bir tane daha iş bulmam lazım.
musím si nájsť ešte jednu, vlastne pomôcť s platením na všetko.

biletlere yarı fiyatına ödeyebilmek için rozet ve kimliklerini gösteriyorlardı. bu zor zamanlarda onları buraya çekmek.
priniesli si odznaky alebo preukazy, a tak mali lístok za polovičnú cenu... aby mohli prísť aj za ťažkých čias.

simon, sen eski bir borcunu ödemek için aldığı borcu ödeyebilmek için borç alabilecek, tanıdığım tek insansın.
simon, ty si jediný chlap, ktorý si môže požičiať prachy aby splatil dlh, ktorý si si vzal aby si splatil iný dlh.

...yani, faiz komisyonlarını ödeyebilmek ve sistemi devam ettirebilmek için gerekli olan para arzındaki sürekli artışa bağlanabilir.
jej prítomnosť je dôsledkom neustáleho zvyšovania zásoby peňazí, ktoré je potrebné na to, aby bolo možné splácať úroky, a aby systém mohol fungovať ďalej.

kızı tutti'nin sorumluluğunu almak için wayan her şeyi satmak zorunda kalmış. avukatın ücretini ödeyebilmek için banyo paspasını bile.
aby získala opatrovníctvo svojej dcéry tutti, wayan musela všetko predať dokonca i kúpeľňové rohože, aby zaplatila právnika.

bir süre bir kimsesizler evinde çalıştım ve kiramı ödeyebilmek için taksicilik yaptım ama, bu şey gibiydi... demek istediğim, benim bir saygınlığım var.
na chvíľu som robil v útulku pre bezdomovcov jazdil som taxíkom, aby som zaplatil nájomné, ale bolo to len pretože som mal dôstojnosť.

haliyle bankalar borçlarını tahsil etmek zorunda kaldı, borç alanlar ödeyebilmek için mallarını sattılar, ve sonuç olarak bir çok iflas, satış ve kargaşa meydana geldi.
potrebovali teda vytvoriť incident, ktorý by ovplyvnil verejnú mienku.

gayri menkul piyasası lehman brothers hisselerini baskı altına almış olabilir ama ipotek devi fannie mae ve freddia mac'in hisseleri şirketlerin sırf borçlarını ödeyebilmek için 75 milyar dolar toplamaları gerektiği haberlerinden sonra bu sabah birden dibe vurmaya başladı.
kým obchod s realitami vyvíja na akcie lehman brothers tlak, akcie hypotekárnych gigantov fannie mae a freddie mac dnes ráno náhle prudko klesli po správach, že spoločnosti budú potrebovať navýšiť 75 miliárd dolárov len, aby zostali solventní.