検索ワード: anlatılmaz (トルコ語 - ポルトガル語)

kelimelerle anlatılmaz.
- nem imagina.

anlatılmaz, yaşanır.
lt é a maioria de diffiicult para descrever.

anlamı kelimelerle anlatılmaz demek.
significa que tu não podes descrever em palavras.

bu kadar da etkisiz anlatılmaz ki!
páre de escrever coisas que não surtem efeito.

bayan summerhayes'in yemekleri anlatılmaz.
summerhayes é além do descritível.

karanlık bir bar ve bir fıçı birasız anlatılmaz.
que requer uma jarra de cerveja e um bar escuro.

ortalık yerde rüya anlatılmaz. kulağıma anlat.
os sonhos não devem ser espalhados, segreda-os.

o olay bugün gerçekleşse anlatılmaz hasara yol açar.
se isso acontecer hoje causará danos indescritíveis.

bazen önemli şeyler anlatılmaz. İki kişinin arasında--
...guardadas entre duas pessoas...

anlatılmaz. açıklanamaz duygular. ne beklentilerim olduğu açıklanamaz, bilmiyorum.
É o que se passa... lnexprimível, inexplicável...

hades, kendi etinden kelimelerle anlatılmaz bir korku meydana getirmişti.
e assim, da sua carne, hades deu à luz um horror indescritível.

boş gözlerle bakıyor. derin bir sessizlik ve anlatılmaz bir üzüntü içinde.
ele tem mudanças imprevisíveis de humor, silêncios prolongados, tristezas súbitas e inexplicáveis...

eğer sen... bu anlatılmaz yerde sıkışıp yalnız kaldıysan, git ve başkalarını mutlu eden başka birine dönüş.
e mesmo... que estejas numa grande solidão. ultrapassa-a e torna-te em alguém que traga conforto aos outros.

İnsanlar bu berbat şeyi ve bayan hilly'ye olanı öğrenirse anlatılmaz bir belaya bulaşırız. doğru!
se descobrirem que o terrível-horrível eras tu e a sra. hilly, estaremos tão encrencadas que palavras vão descrever.

mesihi görmemiş olsanız da onu seviyorsunuz. Şu anda onu görmediğiniz halde ona iman ediyor, sözle anlatılmaz yüce bir sevinçle coşuyorsunuz.
a quem, sem o terdes visto, amais; no qual, sem agora o verdes, mas crendo, exultais com gozo inefável e cheio de glória,

- george, bu dönemde belçika'da ölülerin anısına mum yakma adeti vardır. korkunç hikâyeler anlatılmaz.
george, nesta altura do ano na bélgica, o costume é acender velas em memória dos mortos, não é contar histórias macabras.

keşke herkes, beyaz fosforun bir çocuğun yüzünü ne hale getirdiğini, tek bir kurşunun neden olduğu anlatılmaz acıyı, bir havan topu mermisinin bacağınızı nasıl koparttığını bir kez olsun kendi gözleriyle görebilseydi.
ocorreu-me que se todos pudessemos estar lá, pelo menos uma vez, e ver pelos próprios olhos um fósforo branco aproximado à face duma criança, a dor inexpressável que causa o impacto duma só bala, como um estilhaço de morteiro arranca a perna a uma pessoa...

daha iyi anlatılmazdı. kesinlikle masal.
- não podia ter dito melhor.