検索ワード: cezalandırıp (トルコ語 - ポルトガル語)

cezalandırıp zindana atın.
tiram-no dali e fechem o templo.

ama sen beni cezalandırıp duruyorsun.
e tu continuas a castigar-me.

suçluyu cezalandırıp masumları ödüllendirelim.
nos deixe castigar o culpado, nos deixe recompensar o inocente.

vücudumu cezalandırıp ona boyun eğdiriyorum.
eu casto o meu corpo e levo-o até à subjecção.

tanrı kötüleri cezalandırıp, iyileri ödüllendirmiyor.
não funciona. deus não pune os maus e recompensa os bons.

biz de cezalandırıp cep telefonunu elinden aldık.
e, nós... castigamo-la e tiramos-lhe o telemóvel.

kendini cezalandırıp duruyorsun, ama yardımı dokunmuyor.
ficas punindo-te, e isso não te ajuda. não te leva a lado nenhum.

ve biz harekete geçmeyerek birbirimizi cezalandırıp duruyoruz.
e temos vindo a punir-nos um ao outro por isso.

suçluyu cezalandırıp, midlands'ı özgürlüğüne kavuşturabilirim.
puno os culpados, liberto as terras médias.

ama tanrılar onu cezalandırıp çirkin bir yaratığa dönüştürdü.
depois, ele foi derrubado, deformado, castigado pelos deuses.

zayıfları soyanları cezalandırıp, erkeklerin hakimiyetini dizginlemek için.
irei castigar quem oprima os mais fracos. de maneira a cortar o poder do homem.

yaklaşık on gün sonra da rab navalı cezalandırıp öldürdü.
passados uns dez dias, o senhor feriu a nabal, e ele morreu.

evden kaçan kızları cezalandırıp kızından hınç mı alıyorsun?
castigar raparigas por fugirem de casa, castigar a sua filha por ter desaparecido?

adaletin amacı suçluyu cezalandırıp masum olanı serbest bırakmaktır.
o propósito da justiça é culpar os culpados e libertar os inocentes.

diğer koşullar altında onu cezalandırıp parçalara ayırıp kesmem gerekirdi.
em outras cisrcunstâncias teria-o dado de comer, aos bocados, aos da raça dele.

ama, ey edom kızı, suçun yüzünden seni cezalandırıp günahlarını ortaya çıkaracak.
já se cumpriu o castigo da tua iniqüidade, ó filha de sião; ele nunca mais te levará para o cativeiro; ele visitará a tua iniqüidade, ó filha de edom; descobrirá os teus pecados.

goetz'i new bern'de cezalandırıp beck'e geri çekilmeyeceğimizi göstereceğiz.
vamos punir o goetz em new bern e mostramos ao beck que, tão cedo, não nos vamos embora.

sayın eğitmen bey, umarım bizden kurbanı cezalandırıp kaderi mahkûm etmemizi istemeyeceksiniz.
quer dizer-nos, que devemos fazer responsável deste crime ao acaso?

neden tanrılar beni cezalandırıp, böyle düşüncesiz... yıkıcı, kafir oğullar verdi?
por que faz os deuses me atormentarem... com tanta negligência, tanta destruição,

biliyorum mia ama eğer bunu aşamazsan olduğun yerde sayacaksın senin ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar diye hayatındaki adamları cezalandırıp duracaksın...
- eu sei. mas se não passar por isso, vai ficar no mesmo sítio. vai continuar a castigar os homens da sua vida por não serem o que precisa.