検索ワード: rahatlatmayı (トルコ語 - 英語)

kristal mücevherlerin onu parçalayacağını düşünerek ölümüne korktuğu tüm gezegeni ortaya çıkar ve yok eder, ancak steven nezaket ve iyi bir kalple onu rahatlatmayı başarır
emerge and destroy the whole planet she is scared to death thinking the crystal gems will shatter her but with kindness and a good heart steven manages to comfort her

avro bölgesinde daha yakın bir ekonomik entegrasyona yönelik planlar, almanya başbakanı angela merkel ile fransa cumhurbaşkanı nicolas sarkozy tarafından salı günü açıklanmasına karşın, piyasaları rahatlatmaya yetmedi.
plans for a closer economic integration in the eurozone were unveiled by german chancellor angela merkel and french president nicolas sarkozy on tuesday, but also failed to appease the markets.