検索ワード: absorb (英語 - トルコ語)

absorb
soğurma

absorb, to
soğurmak

rugs absorb sound.
kilimler sesi absorbe eder.

this paper does not absorb ink.
bu kağıt mürekkep emmez.

there's so much we can absorb.
Özümseyebileceğimiz o kadar şey var ki.

never absorb it with combustible materials.
çevresini toprakla çevirin.asla yanıcı maddelerle absorbe etmeyin.

it was a lot to absorb over a few days.
birkaç günde öğrenmek için çok fazla şey vardı.

my grandfather still endeavors to absorb new ideas.
büyükbabam hâlâ yeni fikirleri almak için çabalıyor.

plastic (polycarbonate) sunglasses generally absorb uv radiation.
plastik nitelikli (polikarbon) güneş gözlükleri genellikle uv ışınları geçirmez.

reforms are crucial -- they condition the capacity to absorb funds.
reformlar, fonları kullanma kapasitesi üzerinde etkili olmaları itibariyle kritik önem taşıyor.

by invisible, i mean it doesn't absorb in the electromagnetic spectrum.
görünmezden kastım, elektromanyetik tayfı soğurmuyor,

and special attention has to be given to raising the capacity to absorb eu funds.
ab fonlarının daha yüksek kapasiteyle kullanımı konusuna özel olarak eğilmek gerekiyor.

i was also inspired by walt whitman, who wanted to absorb america and have it absorb him.
aynı zamanda walt whitman'dan da etkilendim, kendisi de amerika'yı içine çekmek ve amerika'nın onu içine çekmesini istemişti.

a distinction should be made between an acute shortage of resources and the capacity to absorb them efficiently.
akut kaynak kıtlığı ve kaynakları verimli bir şekilde kullanma kapasitesi arasındaki fark gözetilmelidir.

allah knoweth that which every female beareth and that which the wombs absorb and that which they grow.
allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir.

and again, they only absorb light at particular colors when electrons jump up and fall down, jump up and fall down.
aynı şekilde, ışıklar belli renklerde yayılıyor. her bir elektron sıçrama yapıp, geri düşerken, sıçrarken ve geri düşerken.

and he showed that gasses such as co2 absorb heat, thus acting like a blanket warming earth's surface.
ve karbondioksit gibi gazların ısıyı soğurduğunu ve böylece bir battaniye gibi davrandıklarını, dünya'nın yüzeyini ısıttıklarını gösterdi.

allah knoweth that which every female beareth and that which the wombs absorb and that which they grow. and everything with him is measured.
allah, her dişinin, neye gebe kalıp ne doğuracağını ve ana karnında dölün zamanına göre orada ne kadar eksik, ne kadar fazla kalacağını bilir ve onun katında her şeyin sayılı bir zamanı, ölçülü bir müddeti var.

leigh also voiced concern over the country's capacity to absorb resources from the european funds that it is set to receive in the future.
yetkili ayrıca, ülkenin gelecekte almaya hazırlandığı avrupa fonlarından kaynak çekebilme kapasitesi hakkındaki endişelerini de dile getirdi.

a substantially eased visa regime, more assistance for boosting the capacity to absorb eu funds, and more clearly formulated messages would help greatly to this end.
bu bağlamda ciddi ölçüde kolaylaştırılmış bir vize rejimi, ab yardımlarının daha etkin kullanılmasını sağlamaya yönelik daha fazla destek ve daha net ve kesin belirlenmiş mesajlar oldukça faydalı olacaktır.