検索ワード: barren (英語 - トルコ語)

barren?
çorak mı

it is like barren.
çorak gibi

for a barren old woman?”
ben kısır bir kocakarı iken mi doğuracağım!” diye çığlık attı.

the young barren camels are abandoned,
doğurmak üzere olan develer, kıyılmaz mallar terk edildiği zaman,

so it became as black, barren land.
ama onlar daha uykudayken rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.

for we shall certainly turn it to barren dust.
(bununla beraber) biz mutlaka oradaki her şeyi kupkuru bir toprak yapacağız.

and the garden was turned into a barren desert.
ama onlar daha uykudayken rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.

and in ‘ad when we unleashed upon them a barren wind.
ad (kavmin)de de (ayetler vardır). hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.

she beat her face, and said, ‘a barren old woman!’
ben kısır bir kocakarı iken mi doğuracağım!” diye çığlık attı.

i fear my kinsfolk after me, since my wife is barren.
eşim de kısır! bana lütf-u kereminden öyle bir vâris nasib et ki bana da, yâkub hanedanına da vâris olsun.

but i fear my relatives after me; and my wife is barren.
"ben, arkamdan gelecek yakınlarımdan endişe ediyorum.

indeed i fear my kinsmen, after me, and my wife is barren.
"bana bağımlı olanların benden sonraki durumundan endişeleniyorum. karım da kısır.

lo! i fear my kinsfolk after me, since my wife is barren.
"bana bağımlı olanların benden sonraki durumundan endişeleniyorum. karım da kısır.

"and verily! i fear my relatives after me, since my wife is barren.
"bana bağımlı olanların benden sonraki durumundan endişeleniyorum. karım da kısır.