検索ワード: insolence (英語 - トルコ語)

thamood cried lies in their insolence
azgınlığı yüzünden semûd milletiresullerinin bildirdiği gerçekleri yalan saydı.

he forbids indecency, dishonor and insolence.
kötülükten, fenalıktan ve azgınlıktan ise sizi meneder.

but they have persisted in insolence and aversion.
doğrusu onlar, azgınlık ve nefret içinde direnmektedirler.

we warn them, but this only increases their insolence.
biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.

we will let them wander blindly in their insolence.
biz de onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.

and who, when insolence visits them, do help themselves --
bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.

we will leave them in their insolence wandering blindly.
biz de onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.

in their presumptuous insolence the thamud called the truth a lie
azgınlığı yüzünden semûd milletiresullerinin bildirdiği gerçekleri yalan saydı.

god shall mock them, and shall lead them on blindly wandering in their insolence.
(asıl) allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir.

but we leave those, who look not to encounter us, in their insolence wandering blindly.
fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız.

they have certainly become arrogant within themselves and [become] insolent with great insolence.
and olsun ki kendi kendilerine büyüklenmişler, azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.

"and be moderate (or show no insolence) in your walking, and lower your voice.
"yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt.