検索ワード: moreover (英語 - トルコ語)

moreover.
bununla birlikte,

moreover ignoble,
ayrıca da çirkin ve kötü huylu soysuza.

obeyed, moreover trusty.
bu kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

elihu spake moreover, and said,
elihu konuşmasına şöyle devam etti:

moreover, montenegro must locate markets.
ayrıca, karadağ'ın yerel pazarlar da bulması gerekiyor.

moreover, important confounding factors exist.
mevcut veriler net bir tablo oluşturmaya izin vermediğinden bu durum daha ileri düzeyde araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir bunun yanı sıra, işi daha da karıştıran önemli faktörler bulunmaktadır.

cruel, moreover, and an illegitimate pretender.
ayrıca da çirkin ve kötü huylu soysuza.

moreover, report includes the defect costs.
rapor ayrıca fire maliyetlerini de kapsamaktadır.

moreover, i think, it can transform society.
hatta, bence toplumu bile değiştirebilir.

moreover the word of the lord came unto me, saying,
rab bana şöyle seslendi:

oil, moreover, is not the only resource at stake.
dahası, petrol risk altındaki tek kaynak değil.

moreover, you can't just log in to any network.
dahası herhangi bir ağ'a öyle hemen bağlanamıyorsunuz.

moreover, information needs may also be unclear or unknown.
bunun yanı sıra bilgi ihtiyaçları belirsiz ya da bilinmiyor olabilir.

and [moreover] the warner had [also] come to you.
hem size uyarıcı da gelmişti.

but moreover, i'd never lived on an uninhabited island.
daha da ötesi, daha önce ıssız bir adada yaşamamıştım.

and (moreover) we have guarded them from every cursed devil:
gerçekten biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için yıldızlarla süsledik.hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. ancak kulak hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar.

moreover, turkey has also refrained from calling for assad's resignation.
dahası, türkiye esad'ı istifaya çağırmaktan da kaçındı.

moreover, such conditions also involve contact with infectious diseases," she added.
ayrıca bu gibi durumların bulaşıcı hastalık riski taşıdığını da unutmamak gerek."

moreover, people's mood vis-à-vis mobilisations is flat," he said.
dahası, insanların harekete geçmek için fazla motivasyonu yok." dedi.

moreover whom he did predestinate, them he also called: and whom he called, them he also justified: and whom he justified, them he also glorified.
tanrı önceden belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı ve akladıklarını yüceltti.