検索ワード: seemed (英語 - トルコ語)

they seemed ok.
onlar iyi görünüyordu.

it seemed personal.
kişisel görünüyordu.

he seemed to be ill.
o hasta görünüyordu.

everything seemed like a lie.
her şey bir yalan gibi geldi.

and they all seemed to be ok.
herhangi bir sorunları da yok gibi görünüyor.

and this seemed very interesting to me.
ve bu bana çok ilginç gelmişti.

at first, everything seemed difficult.
başta her şey zor görünüyordu.

he seemed to understand foreign policy.
dış politikadan anlıyor gibi görünüyordu.

these doctrines seemed unproven, abstract.
bu doktrinler ispatlanmamış, soyut görünüyorlardı.

he seemed to enjoy his life and his work.
yaşamını ve işini seviyor gibi görünüyordu.

martin seemed very tired, didn't he?
martin çok yorgun görünüyordu, değil mi?

"geoana only seemed an isolated political character.
ciornei bunu şu sözlerle açıklıyor: "geoana kendi başına bir siyasi karakter gibi görünüyordu.

he seemed less than enthusiastic about the joint statement.
joviç ortak bildiri konusunda daha az hevesli bir görünüm sergiledi.

they seemed moderately optimistic about the team's prospects.
taraftarlar takımın umutları hakkında orta derece umutlu göründüler.

bulgaria's main opposition socialist party seemed to agree.
bulgaristan'ın ana muhalefetteki sosyalist parti'si de aynı fikirde görünüyor.

greek prime minister george papandreou seemed relieved after the talks.
yunanistan başbakanı yorgo papandreu da görüşmelerden sonra rahatlamış göründü.

those polled also seemed divided about their countries' international images.
ankete katılanlar ülkelerinin uluslararası alandaki imajları hakkında da bölünmüş bir tablo çizdiler.