検索ワード: socially (英語 - トルコ語)

faces are important for us socially.
yüzler bizim için sosyal açıdan önemlidir.

socially-integrated transdisciplinary hiv prevention.
socially-integrated transdisciplinary hiv prevention.

lisa's political convictions are generally socially liberal.
lisa, genellikle sosyal liberal politik görüşlere sahiptir.

these improvements have made economic growth more socially inclusive.
bu iyileşmeler ekonomik büyümeyi sosyal açıdan daha kapsayıcı hale getirmiştir.

but these objectives are time consuming and not easy to undertake socially.
diğer yandan rekabetçilik de refah sistemlerinin yenilenmesini ve teknolojik değişimi gerektirir.

ask yourself, is this company behaving in a socially responsible way?
denetim sonuçlarına bakın. ve kendinize şunu sorun;

in an enlarged europe we need a capitalism that performs economically and socially.
genişlemiş bir avrupa’da hem ekonomik hem de toplumsal açıdan başarılı bir performans gösteren bir kapitalizme ihtiyaç var.

and women were regarded as just as economically, socially and sexually powerful as men.
kadınlar, ekonomik, sosyal ve cinsel yönden erkekler kadar güçlü kabul ediliyordu.

jeremy davies plays daniel faraday, a socially awkward physicist from the freighter.
jeremy davies, şilep ile adaya gelen fizikçi daniel faraday rolü ile diziye dahil oldu.

according to him, the eu's donation will help kosovo progress socially and economically.
rehn'e göre, ab'nin bu bağışı kosova'nın toplumsal ve ekonomik açıdan ilerlemesine yardım edecek.

in 1944, asperger described four children in his practice who had difficulty in integrating themselves socially.
1944 yılında asperger tedavi ettiği ve kendilerini sosyal bütünleşmede zorlak çeken dört çocuğu tanımlamıştır.

ecstasy deaths cause considerable concern as they often occur unexpectedly among socially integrated young people.
avrupa düzeyinde, uyuşturucu ölümleri 2001 itibariyle % 6, 2002’de % 13 ve 2003’te % 7 oranında düşmüştür.

albanian businesses recently gathered to create a fair competitive environment and to examine ways they can become more socially responsible.
arnavut şirketleri, adil bir rekabet ortamı oluşturmak ve toplumsal açıdan daha sorumlu hale gelebilmenin yollarını aramak için bir araya geldi.

officials say the database of the socially vulnerable will be updated monthly, and monitored to provide assistance to the most needy.
yetkililer, toplumsal açıdan savunmasız kişilerin veritabanının her ay güncelleneceğini ve en fazla ihtiyacı olanlara yardım sağlamak üzere izleneceğini söylüyorlar.

but he also wrote the theory of moral sentiments, which underlines the moral underpinnings of a vibrant and socially cohesive capitalism.
fakat o, aynı zamanda ahlaki fikirler teorisi (the theory of moral sentiments) adlı, ürpertici ve toplumsal açıdan bağlayıcı kapitalizmin altında yatan ahlaki düşünceleri dile getiren kitabın da yazarıdır.

and the doctors told his parents he was never going to be able to communicate or interact socially, and he would probably never have too much language.
doktorlar ailesine çocuklarının hiç bir zaman iletişim kuramayacağını ve sosyal anlamda ilişikiye giremeyeceğini ve hiç bir zaman fazla konuşamayacağını söylemişlerdi.

arguably, the solution is to scale down subsidies to farmers, but in a socially acceptable way and timeframe and by framing cap within overall economic policy.
Çözüm, desteklerin toplumsal açından kabul edilebilir bir şekil ve süre çerçevesinde ve otp'yi genel ekonomi politikasına uyarlamak suretiyle yalnızca çiftçilere verilmesinde yatıyor olabilir.

drug use among those who are developing both physically and socially can be a particular problem, and this issue is dealt with in detail in the accompanying selected issue on drug use in minors.
buradaki en önemli güçlük, talep azaltma müdahalelerinin uygulandığı gerçek hayat ortamlarıdır.

about 700,000 people in serbia are living below the poverty line, with a monthly income of less than 80 euros, according to a new database on the socially vulnerable.
sosyal açıdan savunmasız kesimlerle ilgili yeni bir veritabanına göre, sırbistan'da yaklaşık 700 bin kişi ayda 80 avrodan düşük bir gelirle yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

and as we collect more and more personally and socially relevant data, we have an opportunity, and maybe even an obligation, to maintain the humanity and tell some amazing stories as we explore and collaborate together.
ve biz daha kişisel ve sosyal olarak alakalı verileri topladıkça, birlikte keşfettiğimiz ve işbirliği yaptığımız müddetçe, insanlığı korumak ve bazı şaşırtıcı hikayeler anlatmak gibi bir fırsatımız, belki de bir zorunluluğumuz olacaktır.