検索ワード: there was a mad rush toward the exit (英語 - トルコ語)

there was a problem.
bir sorun vardı.

there was a large audience in the room.
odada büyük bir seyirci vardı.

there was a strong wind.
kuvvetli bir rüzgar vardı.

there was a brief break in the discussion.
tartışmada kısa bir mola vardı.

but there was a big difference.
ama büyük bir fark vardı.

and there was a lot of terror.
ve çok fazla korku vardı.

there was a preliminary meeting, towards the end of 1934.
1934’ün sonlarına doğru bir ön toplantı gerçekleşmiştir.

it seems that there was a misunderstanding.
bir yanlış anlaşılma olduğu görülüyor.

so, there was a clear lesson here.
burada açık bir ders var.

there was a problem initializing opera mail.
opera e-posta başlatılırken bir hata oluştu.

in haiti, there was a large earthquake.
haiti'de büyük bir deprem vardı.

so clearly there was a problem with deforestation.
açık bir şekilde ortada ormanların yok oluşu ile ilgili bir problem var.

there was a balance, a five-sided balance.
bir denge vardı, beş taraflı bir denge.

and toward the end of writing that book there was a documentary that came out.
kitabımı bitirmek üzereyken, bir belgesel yayınlandı.

currently, a mad rush is on to buy property, while the government has endeavoured to make investment there as painless as possible.
bir taraftan ülkede bir emlak satın alma çılgınlığı yaşanırken, diğer taraftan da hükümet ülkedeki yatırım koşullarını mümkün mertebe iyileştirmeye çalışıyor.

spiraling, spinning, and very, very fast splashes of color rush toward the screen. written by teemu suutari; 1998.
ekrana doğru hızla akan rengi döndürerek, kıvırarak çok çok hızlı sıçratır. yazar teemu suutari.

as the dutch soldiers escorted them towards the exit, hasan screamed at the dutch officers in protest.
hollandalı askerler onlara çıkışa kadar eşlik ederken, hasan hollandalı subaylara bağırarak onları protesto etti.

if we will, we can blind their eyes as they rush towards the path—but how will they see?
dilesek gözlerini büsbütün silerdik. yolu bulmaya çalıştıklarında göremezlerdi.

and had we willed, we could have quenched their eyes so they would rush towards the path, unable to see a thing.
dilesek gözlerini büsbütün silerdik. yolu bulmaya çalıştıklarında göremezlerdi.

o people who believe! when the call for prayer is given on (friday) the day of congregation, rush towards the remembrance of allah and stop buying and selling; this is better for you if you understand.
ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.