検索ワード: why registers when there is memory? (英語 - トルコ語)

when there is the dam...
baraj olunca.

when there is no rule defined:
hiçbir kural tanımlanmadığında:

when there olunmus
olunmus

please use this exit when there is a fire.
bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.

when there is droughtiness, children actually die.
susuzluk olduğunda çocuklar aslında ölüyor

i will let you know when there is an improvement.
bir gelişme olduğunda sizi haberdar edeceğim.

how should he have a son when there is for him no spouse?
eşi bulunmasına imkan yokken oğlu nasıl olabilir?

you'll see what happens when there is a mistake.
bir hata yapıldığında ne olduğunu göreceksiniz.

what happens when there's a court?
mahkeme olunca ne olacak

but when there comes the deafening blast
ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zaman

when there is more sunlight at high latitudes in summer, ice sheets melt.
yazın yüksek enlemlerde daha fazla güneş ışığı olunca buz tabakaları erir.

a thermoelectric device creates voltage when there is a different temperature on each side.
bir termoelektrik cihazın her bir tarafında bir sıcaklık farklı olduğunda gerilim meydana gelir.

but when there comes the greatest overwhelming calamity -
ancak o, 'herşeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman.

allah is the third of three; when there is no allah save the one allah.
halbuki bir tek allah'dan başka hiçbir tanrı yoktur.

at length, when there comes the deafening noise,-
ama vakti gelip de o kulakları patlatan dehşetli gün geldiği zaman

and...when there is an irreplaceable chemistry from the first moment, you can't deny it.
audioslave, 2001 yılında kurulmuş, 2007 yılında dağılmış bir abd'li rock müzik grubudur.

point source pollution occurs when there is a single, identifiable, and localized source of the pollution.
tek, belirlenebilir ve yerel bir kirlilik kaynağı tespit edilebiliyorsa bu noktasal kirliliktir.

because her machine doesn't work when there's no power.
Çünkü makinesi elektrik olmadığı zaman çalışmıyor.

therefore, when there comes the great, overwhelming (event),-
ancak o, 'herşeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman.