検索ワード: you become what you believe (英語 - トルコ語)

what! now (you believe)?
İnanmayanlar azabı görünce, "şimdi miydi?" derler.

do what you believe is right.
doğru olduğuna inandığınız şeyi yapın.

now (you believe)?
(ama artık çok geç!).

can you believe it?
ona inanabiliyor musun?

it makes a difference what you believe.
neye inandığınız bir fark yapar.

and you become friends.
ve arkadaş oluyorsunuz..

little do you believe!
ne az inanıyorsunuz?

don't you believe me?
bana inanmıyor musunuz?

can you believe what he said?
onun dediğine inanabiliyor musun?

and you become three classes.
artık üç bölük olursunuz siz.

‘what! do you believe it when it has befallen?
"gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız?

you become extremely sexually possessive.
cinsel anlamda aşırı sahiplenirsiniz.

you ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.

the arrogant leaders said, "we reject what you believe in."
büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız."

and if you talk about what you believe, you will attract those who believe what you believe.
ve eğer ne inandığınız hakkında konuşursanız, sizin inandığınıza inananların ilgisini çekeceksiniz.

but why is it important to attract those who believe what you believe?
fakat neden sizin inandığınıza inananların ilgisini çekmek önemlidir?

pharaoh said: 'what! do you believe before you have my permission?
fir'avn: "ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi.

the philosopher lao tzu once said, "when you let go of what you are, you become what you might be."
filozof lao tzu 'nun söylediği gibi, "ne olduğunu bıraktığında, neysen o olabilirsin."

people don't buy what you do; they buy why you do it and what you do simply proves what you believe.
İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar. ve basitçe yaptığınız neye inandığınızı ispatlıyor.

the goal is not just to hire people who need a job; it's to hire people who believe what you believe.
hedef sadece iş arayan insanları... işe almak değil; senin inandığına inanları işe almaktır.