検索ワード: you were always so quiet, taking it all in (英語 - トルコ語)

you were always very kind.
her zaman çok naziktin.

that's why you were always healthy.
her zaman sağlıklı olmanızın nedeni odur.

it's all in your head.
onun hepsi senin kafanda.

for macedonia, it's all in the name
makedonya için herşey isimde saklı

it's all in english, and i'm going.
herşey İngilizce ve ben gidiyorum.

man: they -- yeah, it's all in the appearance.
erkek: görünüşte öyle.

but if instead you bet that there is no god, then you can lose it all, in this life and the life to come."
ancak tanrı'nın olmağı üzerine oynarsanız, bu dünyada ve öbür dünyada her şeyi kaybedebilirsiniz.'

so i said, "it's very topical, very important. but it's all in english."
ben de "bu çok önemli güncel bir konu ama hepsi İngilizce." dedim.

it's all in the streams of information we consume daily, we just have to know how to pull it out.
her gün kullandığımız bilgi akışının içinde olanlar şeyler. sadece bunu nasıl çekip çıkartacağımızı bilmemiz gerekiyordu.

"it's all in the details, that's where difficulties lie," said labus.
labus, "bütün olay ayrıntılarda; güçlükler burada gizli," dedi.

for those looking for a digital compact camera with ease of use, and enhanced possibilities for creative photography will find it all in the canon powershot a520!
kolay kullanıma sahip kompakt bir dijital fotoğraf makinesi arayışında olanlar ise tüm aradıklarını canon powershot a520'de bulacaklardır.

it was transformed into the pop song "it's all in the game" in 1951 when carl sigman added lyrics.
1951 yılında bu pop şarkısı carl sigman'ın da sözleri eklendiğinde ismi "it's all in the game" olarak değiştirmiştir.

now, i'm no more anti-cattle than i am anti-atom, but it's all in the way we use these things.
İneklere atoma olduğumdan daha fazla karşıt değilim; ama bu bütünüyle bu şeyleri nasıl kullandığımızla alakalı.

however, if a video is there that everything was explained to you, and you have it all in the video file, it'll be much less likely that some hotshot lawyer will take this case on contingency, because it won't be nearly as good a case.
ancak, elinizde her şeyin size anlatıldığı video varsa ve hepsi video dosyanızda bulunuyorsa, başarılı bir avukatın bunu bir beklenmedik olay davası şeklinde alma ihtimali azalacaktır çünkü aslında iyi bir dava konusu bile olmayacaktır.

an example would be in "finding nemo," in the short tension, you were always worried, would dory's short-term memory make her forget whatever she was being told by marlin.
bunun bir örneği "nemo'yu bulmak"ta var, kısa süreçte, dory'nin marlin'in ona tüm anlattıklarını unutmasına neden olan kısa zamanlı hafızası hakkında endişeleniyordunuz.

they've funded research that shows that we can double global palm oil production without cutting a single tree in the next 20 years, and do it all in borneo alone by planting on land that's already degraded.
küresel palmiye yağı üretimini önümüzdeki 20 yılda bir tane ağaç kesmeden sadece borneo'da zaten bozulmuş olan toprağa ağaç dikerek iki katına çıkarabileceğimizi gösteren bir araştırmayı desteklediler.

here's another operation. it's all cottage industries, so it's not big places -- it's all in people's front porches, in their backyards, even in their homes they're burning boards, if there's a concern for somebody coming by -- because it is considered in china to be illegal, doing it, but they can't stop the product from coming in.
buda baska bir operasyo. bu yazlik ev endustrisi, yani cok buyuk yerler degil -- hersey insanlarin on bahcelerinde, arka bahcelerinde, hatta evlerinin icinde tablolari yakiyorlar, eger gelen birine dair bir endise varsa -- cunku cinde bunlari yapmak yasalara aykiri, fakan urunlerin gelisini engelleyemiyorlar.