검색어: høyrøstet (노르웨이어 - 터키어)

høyrøstet
yüksek

-høyrøstet!
-fazla bağırıyor!

og høyrøstet.
hemde gürültülü.

du er for høyrøstet.
Çok ses çıkarıyorsun. İnsanlar duyacak.

- litt høyrøstet for meg.
- bana göre biraz gürültücü.

- de var høyrøstet. - hvem?
remy'yi aradın ve kız kardeşine şantaj yapmak maksadıyla amanda'yı kaçırdınız.

du var ganske høyrøstet.
baya yüksek sesle konuşuyordun.

- richie, du er høyrøstet.
ama sadece benim için değil, çok teşekkür ederim!

og å bli høyrøstet gjør ikke...
tartışmak seni haklı kılmaz.

høyrøstet... han virker voldsom.
yüksek sesle, tartışıyormuş gibi konuşuyor hep. sert birine benziyor.

var jeg veldig høyrøstet i går?
dün gece çok gürültü çıkardım mı?

Å, unnskyld, men jeg er høyrøstet.
biraz yüksek sesliyimdir de. hannah?

-ikke vær så høyrøstet, ally sover.
sessiz ol, tamam mı?

du utvikler en veldig høyrøstet personlighet.
biliyor musun, çok gürültücü biri oldun.

noen av de folka er virkelig høyrøstet!
bu arkadaşlardan bazıları acaip gürültülü!

det er fordi jeg er pokker så høyrøstet.
Çünkü sesim çok yüksek.

ung, høyrøstet fyr som mener potten er hans.
koca ağızlının teki paranın onun olduğunu sanıyor. İzninizle.

enten hjelper du meg, eller så blir jeg høyrøstet.
bana yardım etmezsen bağırırım.

den overlevende beskrev ham som "høyrøstet og dominerende".
kurtulan tek öğrenci katili otoriter ve kahkahalar atan birisi olarak tarif etti.

samtidig var der en svært høyrøstet, irriterende amerikansk forretningsmann.
aynı gün patırtıcı ve can sıkıcı amerikalı bir iş adamı oradaydı.