검색어: væte (노르웨이어 - 터키어)

væte
ıslatmak

husk å væte dem.
nemli kalması için, arada bir ıslat.

jeg får væte dem med moppen.
onları bu paspasla ıslatsam iyi olucak.

jeg glemte å væte tannreguleringen min!
diş tellerimi yıkamayı unuttum!

du ma be ham om a væte sidene.
sayfaları ıslatmasını söyle.

jeg burde væte dette adelige sverdet med blodet ditt.
bu asil kılıcı kanınla ıslatmalıyım.

med væte fyller han skyen, og han spreder sine lynskyer,
Şimşeğini her yana yayar.

konkurransespising forandret seg da han japanske fyren begynte å væte pølsebrødene.
bence rekabete dayalı yemek yemek japonların sosisli sandviçleri ıslatmalarıyla gerçekten değişti.

han er redd for å væte de flotte støvlene sine. og jeg med støvler som dreper...
Çizmelerini kirletmek istemiyor ve benim ayaklarım ağrıyor...

vi kommer, og finner du ikke snart en bensinstasjon, vii iiiiefrøken væte ut truseduiiene sine!
geliyoruz ve hemen bir benzin istasyonu bulmazsan bu prenses donuna edecek.

og noget falt på stengrunn; og da det var vokset op, visnet det, fordi det ikke hadde væte.
kimi kayalık yere düştü, filizlenince susuzluktan kuruyup gitti.

han fant nekros hellige bøker og oppdaget at han bare kunne komme ondet til livs ved å smi et hellig sverd, som besatt en babylonsk trolldom, og væte det i sitt eget blod.
sonunda bulduğu Ölülerin kitabı'nda bu açgözlü lanetli yaratığı ebediyen yoketmenin yolunun, eski bir babil büyüsüyle kutsanıp, kendi kanıyla dövülecek bir silah olduğunu öğrenir.

- du væter appetitten min.
- İştahımı açıyorsun.