검색어: blegner (덴마크어 - 터키어)

had blegner.
nefret biter.

had blegner?
nefret biter mi?

regnbuen blegner.
gökküşağı yok olmaya başlamıştı

ar blegner med tiden.
sonunda yara izleri kaybolur gider.

- så blegner din ordbog lidt, hva'?
senin sozluk biraz zayıf kaldı, degil mi graham? tanrım!

de blegner, og du ved godt hvorfor.
soluyorlar. ve neden olduğunu biliyorsun.

den slags drømme blegner med tiden.
sizin yaşınızda, böylesi hayallerin zamanla azalan bir gerçekliği vardır.

"mod hende blegner alle faklers skin."
"o parlak yakmak için meşaleler öğretmek erdirmez."

så ser antonio et af malerierne og blegner.
antonio resimlerinden birini gördü.

jeg må gøre det, før det blegner og forsvinder.
kopyalamalıyım. el becerim yok olmadan önce.

- de blegner i forhold til deres skønhed.
- güzelliğiniz karşısında soldular.

de blegner, men valuta valuta forbliver strømmende.
..onlar söner gider, ama para birimi. para birimi bakidir.

det, du har med dine ofre, blegner i forhold til.
kurbanlarınla yaşadığın şu ankinin yanında hiç kalır.

kaerlighed er brunst i forklaedning. og brunsten blegner.
sevgi, kılık değiştirmiş zevktir.

den blegner selvfølgelig sammenlignet med kampe uden for arenaen.
tabii, zaferleri arenanın dışında olanlar karşısında biraz sönük kalıyor.

alle smykker, alle skatte, gaius, blegner i sammenligning.
tüm o mücevherler, hazineler... bunun yanında hepsi değersiz kalır gaius.

"men alt det blegner i mod den kærlighed jeg føler for dig..
Şunu unutma, sen beni ne kadar seviyorsan, ben çok daha fazlası seni seviyorum.

i vil se en himmel så fuld af stjerner, at bylysene blegner.
gökyüzünde o kadar çok yıldız göreceksiniz ki yaşadığınız şehirlerin ışıkları utanacak.

smertelige minder blegner, da yolanda kommer ud som en fri kvinde.
acı hatıralar kayboluyor. yolanda madden artık özgür.

disse grupper blegner i sammenligning med de fundamentale farer som terror udgør.
Üzerine gidersek, geri dönememe ihtimalimiz de var.