검색어: overbefolkning (덴마크어 - 터키어)

overbefolkning
kalabalık

overbefolkning, kriminalitet, racediskriminering.
nüfus yoğunluğu, cinayet, ırkçılık.

overbefolkning, tørke, sult, terror.
aşırı nüfus, küresel ısınma, kuraklık, açlık, terörizm.

ifølge ilaria er overbefolkning uholdbart.
ilaria dünyanın aşırı nüfusu kaldıramayacağını düşünüyor.

det var ikke overbefolkning eller global opvarmning.
bu nüfus artışı veya küresel ısınma da değildi.

... jordskælv, vandmangel, brande, mudderskred, kriminalitet, bandekrige, overbefolkning...
depremler, kuraklıklar... yangınlar, çamur selleri cinayetler, çete savaşları, nüfus patlaması.

overbefolkning. krige på hvert eneste kontinent. hungersnød, vandmangel,miljøkatastrofer ...
nüfusun fazlalığı... her kıtada savaşlar... kıtlık, su azlığı, çevresel felaketler...

fase 7 er en plan for at indeholde overbefolkning, hvis verdens økonomier vakle, der består i
evre ile kontrol altına almak ekonomileri çökerterek ülke kontrolü nedir?

jeg faldt over en artikel i opskrifter og andet om hvordan overbefolkning medvirker til generel nedgang i mænds sædkvalitet.
aslında tatlım, nüfus fazlalığının sperm sayısında genel bir düşüşe nasıl sebep olduğu hakkında bir makale getirdim.

innovative landmænd, billedhuggere, ekstraordinære navigatører, de blev fanget i en skruestik af overbefolkning og svindende ressourcer.
girişimci çiftçileri, heykeltıraşları, ve önemli denizcileriyle beraber aşırı bir nüfus ve azalan kaynaklar arasında sıkıştılar.

- som jeg var ved at sige, håbede vi på i ilaria corporation at naturen ville passe på sig selv, men overbefolkning, aftagende ressourcer, og drastiske klimaændringer har sat alt på kanten.
- demin de söylediğim üzre ilaria Şirketi olarak doğanın kendisini düzelteceğini umuyorduk. ama aşırı nüfus artışı, azalan kaynaklar ve şiddetli iklim değişikliği bizi zorluyor.

overbefolkningen er kritisk. der er føde - og vandmangel.
son bilinen enerji kaynağı da dünya savaşında yok edildi.