검색어: svinefedt (덴마크어 - 터키어)

svinefedt.
domuz pirzolası yağı.

- svinefedt.
- domuz yagi...

den er til svinefedt.
kilerden aldım efendim.

- det handler om svinefedt.
- olay orada zaten.

- sod, hvedemel og svinefedt.
kurum, un ve yağ. doktor hogue...

svinefedt brænder som skærsilden.
domuzlar şişman, başları olan saman topları gibi yanacaklar.

det lugter som en svinefedt omelet.
omlet gibi kokuyor.

halvt klaret smør og halvt svinefedt.
yarısı saf tereyağı, yarısı domuz yağı.

gamle rachel gav dig en god bid svinefedt.
al, rachel'ïn sana güzel bir parça domuz eti vermesini istedim.

jeg går ind i huset, der stinker af svinefedt.
evin içinde yürüyorum. ve tüm mekân yağ kokuyordu domuz yağı gibi, bilirsin, çok lezizdir.

de ved, hvordan nogen mennesker har det med svinefedt.
İnsanlar domuz yağını sevmezler, biliyorsunuz.

haggis er krydret svinefedt proppet ind i fårets tarme.
haggis, koyun bağırsağının içine doldurulmuş iç yağından yapılır.

ord som svinefedt æsel, fedt svin, butterball, jordskred, mudslide.
koca götlü, şişko domuz, yağ tulumu, yarım dünya, dobişko gibi sözler yasak.

og til ære for dig, tre årtiers svinefedt, lightervæske og helosansalve.
yine senin şerefine otuz yıllık domuz yağı, çakmak gazı ve merhem kokusu.

tror du, vi vågner om morgenen og drikker en kop varm svinefedt?
yataktan kalkar kalkmaz büyük bir bardak domuz yağı alacağımızı mı sanıyorsun?

heldigvis havde jeg noget svinefedt jeg kunne smøre på mine sår så det ikke kløede.
allahtan biraz domuz yağım varmış ki acıyı dindirmek için sürdüm, '

mr mckeane, hvad har vi fortalt dig om svinefedtet?
bay mckeane, domuz yağı konusunda ne söylemiştik size?