검색어: hoc erat in fatis (라틴어 - 터키어)

hoc erat in principio apud deu
başlangıçta o, tanrıyla birlikteydi.

hoc erat en votis
this was added to hopes

et mulier quae erat in profluvio sanguinis annis duodeci
orada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın vardı.

nisi quia dominus erat in nobis cum exsurgerent in nos homine
o bize acıyıncaya dek.

et erat in synagoga eorum homo in spiritu inmundo et exclamavi
tam o sırada havrada bulunan ve kötü ruha tutulmuş bir adam, ‹‹ey nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?›› diye bağırdı. ‹‹bizi mahvetmeye mi geldin? senin kim olduğunu biliyorum, tanrının kutsalısın sen!››

et david erat in praesidio porro statio philisthinorum tunc erat in bethlee
bu sırada davut hisarda, ikinci filist birliğiyse beytlehemdeydi.

canticum graduum huic david nisi quia dominus erat in nobis dicat nunc israhe
ey göklerde taht kuran!

et dimittentes turbam adsumunt eum ita ut erat in navi et aliae naves erant cum ill
Öğrenciler kalabalığı geride bırakarak İsayı, içinde bulunduğu tekneyle götürdüler. yanında başka tekneler de vardı.

decem quoque cubitorum erat cherub secundus mensura pari et opus unum erat in duobus cherubi
Öbür keruvun kanat açıklığı da on arşındı. her iki keruvun da ölçüsü ve görünüşü aynıydı.

ascendit igitur ioas rex israhel et mutuos sibi praebuere conspectus amasias autem rex iuda erat in bethsames iuda
derken İsrail kralı yehoaş yahuda kralı amatsyanın üzerine yürüdü. İki ordu yahudanın beytşemeş kentinde karşılaştı.

congregata sunt ergo philisthim universa agmina in afec sed et israhel castrametatus est super fontem qui erat in iezrahe
filistliler bütün ordularını afekte topladılar. İsrailliler ise yizreeldeki pınarın yanına kurdukları ordugahta kalıyorlardı.

adsumensque unguentum et sanguinem qui erat in altari aspersit super aaron et vestimenta eius et super filios illius ac vestes eoru
musa mesh yağını ve sunağın üzerindeki kanı alıp harunla oğullarının ve giysilerinin üzerine serpti. böylece harunu, oğullarını ve giysilerini kutsal kılmış oldu.

audivit autem abdemelech aethiops vir eunuchus qui erat in domo regis quod misissent hieremiam in lacum porro rex sedebat in porta beniami
sarayda görevli hadım kûşlu ebet-melek yeremyanın sarnıca atıldığını duydu. kral benyamin kapısında otururken,

columnas autem aereas quae erant in templo domini et bases et mare aereum quod erat in domo domini confregerunt chaldei et transtulerunt aes omnium in babylone
kildaniler rabbin tapınağındaki tunç sütunları, ayaklıkları, tunç havuzu parçalayıp tunçları babile götürdüler.

abstulit quoque equos quos dederant reges iudae soli in introitu templi domini iuxta exedram nathanmelech eunuchi qui erat in farurim currus autem solis conbusit ign
yahuda krallarının güneşe adamış olduğu atları rabbin tapınağının girişinden kaldırdı. atlar tapınağın avlusunda, hadım natan-melekin odasının yanındaydı. yoşiya güneşe adanmış savaş arabalarını da ateşe verdi.

egrediebatur quoque david ad omnia quaecumque misisset eum saul et prudenter se agebat posuitque eum saul super viros belli et acceptus erat in oculis universi populi maximeque in conspectu famulorum sau
davut saulun kendisini gönderdiği her yere gitti ve başarılı oldu. bu yüzden saul ona ordusunda üstün bir rütbe verdi. bu olay bütün halkı, saulun görevlilerini bile hoşnut etti.