검색어: pedes in terra ad sidera visus (라틴어 - 터키어)

incola ego sum in terra
i am an inhabitant of the earth

advena fuit in terra aliena
a stranger in a foreign country

vox belli in terra et contritio magn
gürültüsü duyuluyor.

et baalath et palmyram in terra solitudini
baalatı ve kırsal bir bölgede bulunan tamarla birlikte

ego cognovi te in deserto in terra solitudini
kurak topraklarda göz kulak oldum.

egressusque cain a facie domini habitavit in terra profugus ad orientalem plagam ede
kayin rabbin huzurundan ayrıldı. aden bahçesinin doğusunda, nod topraklarına yerleşti.

et castrametatus est israhel cum absalom in terra galaa
avşalomla İsrailliler gilat bölgesinde ordugah kurdular. masoretik metin ‹‹İsrailli››.

incola ego sum in terra non abscondas a me mandata tu
girip rabbe şükredeyim.

cui dedi in solitudine domum et tabernacula eius in terra salsugini
barınak olarak tuzlayı verdim.

dixit quoque dominus ad mosen et aaron in terra aegypt
rab mısırda musayla haruna, ‹‹bu ay sizin için ilk ay, yılın ilk ayı olacak›› dedi,

abscondita est in terra pedica eius et decipula illius super semita
yoluna koyulmuş bir kapan bekliyor onu.

dux dison dux eser dux disan isti duces horreorum qui imperaverunt in terra sei
dişon, eser, dişan. seir ülkesindeki horlu boy beyleri bunlardı.

adiungat dominus tibi pestilentiam donec consumat te de terra ad quam ingredieris possidenda
rab, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede sizi yok edinceye dek salgın hastalıkla cezalandıracak.

flores apparuerunt in terra tempus putationis advenit vox turturis audita est in terra nostr
kumrular ötüşmeye başladı beldemizde.

haec sunt praecepta et caerimoniae atque iudicia quae mandavit dominus deus vester ut docerem vos et faciatis ea in terra ad quam transgredimini possidenda
‹‹tanrınız rabbin size öğretmek için bana verdiği buyruklar, kurallar, ilkeler bunlardır. mülk edinmek için gideceğiniz ülkede onlara uyun.

quia non in cassum praecepta sunt vobis sed ut singuli in eis viverent quae facientes longo perseveretis tempore in terra ad quam iordane transmisso ingredimini possidenda
bunlar sizin için boş sözler değildir, sizin yaşamınızdır. Şeria irmağından geçerek mülk edineceğiniz ülkede ömrünüz bu sözler sayesinde uzun olacaktır.››

dicit ei petrus non lavabis mihi pedes in aeternum respondit iesus ei si non lavero te non habes partem mecu
petrus, ‹‹benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!›› dedi. İsa, ‹‹yıkamazsam yanımda yerin olmaz›› diye yanıtladı.

at ille non descendet inquit filius meus vobiscum frater eius mortuus est ipse solus remansit si quid ei adversi acciderit in terra ad quam pergitis deducetis canos meos cum dolore ad infero
ama yakup, ‹‹oğlumu sizinle göndermeyeceğim›› dedi, ‹‹Çünkü kardeşi öldü, yalnız o kaldı. yolda ona bir zarar gelirse, bu acıyla ak saçlı başımı ölüler diyarına götürürsünüz.››

quis autem est alius ut populus tuus israhel gens una in terra ad quam perrexit deus ut liberaret et faceret populum sibi et magnitudine sua atque terroribus eiceret nationes a facie eius quem de aegypto liberara
halkın İsraile benzer tek bir ulus yok dünyada. kendi halkın olsun diye onları kurtarmaya gittin. büyük ve görkemli işler yapmakla ün saldın. mısırdan kurtardığın halkın önünden ulusları kovdun.

dixitque dominus ad mosen ecce tu dormies cum patribus tuis et populus iste consurgens fornicabitur post deos alienos in terra ad quam ingredietur et habitabit in ea ibi derelinquet me et irritum faciet foedus quod pepigi cum e
rab musaya şöyle seslendi: ‹‹yakında ölüp atalarına kavuşacaksın. bu halk da gideceği ülkenin ilahlarına bağlanıp bana hainlik edecek. beni bırakacak, kendileriyle yaptığım antlaşmayı bozacaklar.