검색어: ozbiljne (세르비아어 - 터키어)

reperkusije tog fenomena su ozbiljne.
bu durumun sonuçları ise oldukça ciddi.

posledice mogu da budu prilično ozbiljne.
bunun sonuçları ise oldukça ağır olabilir.

merkelova uputila ozbiljne poruke beogradu
merkel'den belgrad'a sert mesaj

međutim, ozbiljne prepreke ostaju prisutne.
ancak ciddi engeller var olmaya devam ediyor.

"imamo vrlo ozbiljne razloge za brigu.
"endişelenmek için ciddi nedenlerimiz var.

oni koji su preživeli pretrpeli su ozbiljne povrede.
yangından kurtulanlar ağır şekilde yaralanmışlardı.

taj problem ima ozbiljne razmere i u drugim zemljama.
bu sorun, diğer tüm bölge ülkelerinde de aynı derecede ciddiyet arz ediyor.

istovremeno, mladi ljudi su oslobođeni ozbiljne obaveze».
aynı zamanda gençler de ciddi bir yükümlülükten kurtulmaktadır."

lenče sofronijevska: makedonskom pravosuđu potrebne su ozbiljne reforme
lence sofronievska: makedon yargı sisteminde ciddi bir reforma İhtiyaç var

očekujem ozbiljne probleme, marti je dirnuo u osinje gnezdo.
bu bağlamda ciddi sorunlar yaşanacağını tahmin ediyorum – marty, bir anlamda arı kovanına çomak sokmuş oldu.

može doći do ozbiljne infekcije centralnog nervnog sistema ili spoljašnjeg zida srca.
merkezi sinir sistemi veya kalp tabakasında şiddetli enfeksiyonlar meydana gelebiliyor.

može doći do ozbiljne infekcije centralnog nervnog sistema ili spoljašnjeg zida srca.
merkezi sinir sistemi veya kalp tabakasında şiddetli enfeksiyonlar meydana gelebiliyor.

isa mustafa, lider demokratskog saveza kosova, kaže da su implikacije ozbiljne.
kosova demokrat birliği lideri İsa mustafa'ya göre, yapılan bu müdahale çok ağır sonuçlar doğuruyor.

i jedan i drugi zvaničnik priznali su da su za to potrebne ozbiljne pripreme.
her iki yetkili de ciddi hazırlık yapılması gerektiği konusunda anlaştılar.

ali za nas su ozbiljne nepravilnosti tokom izbornog procesa predstavljale negativno iznenađenje."
ancak bizim için, seçim sürecinde yaşanan ciddi usulsüzlükler olumsuz bir sürpriz oldu." dedi.

sada shvatam da stvari postaju ozbiljne i da sat otkucava," rekao je stajner.
fakat şimdi açıkça görüyorum ki zaman ilerliyor ve durum gittikçe daha ciddi bir hal alıyor", şeklinde konuştu.

ambasada je takođe pozvala relevantna državna tela da ispitaju ozbiljne izborne nepravilnosti bez ikakvih odlaganja.
elçilik ayrıca, ilgili devlet makamlarını ciddi seçim hilelerini gecikmeden incelemeye de çağırdı.

"za Šibenčane je ovo jedini period u toku godine kada mogu da u svom gradu vide ozbiljne umetnike.
“sanırım bu festival, sibenik halkının, kentlerinde ciddi sanatçılar görmek için yıl içinde eline geçirdiği tek fırsat.

citirajući poverljive vojne izveštaje iz regiona, taraf tvrdi da su ozbiljne greške vojske dovele do velikih gubitaka.
bölgeden gelen gizli askeri raporlara dayandan taraf, ordunun yaptığı ciddi yanlışların ağır can kaybına yol açtığını iddia ediyor.

"grčka ima duboke i ozbiljne probleme", rekao je on, piše grčki dnevnik katimerini.
yunan kathimerini gazetesinde yer alan sözlerinde "yunanistan'ın derin ve ciddi sorunları var." diyen başbakan şöyle devam etti: "neredeyse iki haftada bir ciddi bir skandal patlak veriyor.