검색어: sabido (스페인어 - 터키어)

si hubierais sabido...
keşke biliyor olsaydınız."

tom debería haberlo sabido.
tom bilmeliydi.

¡ojalá lo hubiera sabido él!
keşke bilseydi!

ojalá hubiera sabido hablar francés.
keşke fransızca konuşabilseydim.

si lo hubiera dicho, tú lo habrías sabido.
böyle bir söz söylediysem elbette bilirsin bunu.

si hubiera sabido la verdad te lo habría dicho.
gerçeği bilseydim, sana söylerdim.

si hubiera sabido la dirección de él, le hubiera escrito.
onun adresini bilseydim, ona yazardım.

dirá: «no habéis permanecido sino poco tiempo. si hubierais sabido...
(allah) buyurur ki: sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!

si él hubiera sabido que yo estaba en tokio, habría venido a visitarme.
tokyo'da olduğumu bilseydi, beni ziyaret etmeye gelirdi.

si hubiera sabido que estabas enfermo, te habría podido visitar en el hospital.
hasta olduğunu bilseydim, seni hastanede ziyaret edebilirdim.

como ya es por todos sabido, hugo chávez, presidente de venezuela, falleció el 5 de marzo.
hepimizin bildiği üzere, venezuela başkanı hugo chávez , 5 martta hayatını kaybetti .

es bien sabido que, a nivel individual, con frecuencia existe una relación entre el consumo de diferentes sustancias.
ancak münferit ülkelerdeki eğilimler genel izlenimden farklı yönler alabilmektedir.

si lo hubiera dicho, tú lo habrías sabido. tú sabes lo que hay en mí, pero yo no sé lo que hay en ti.
sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem.

a algunos de vosotros se les deja que alcancen una edad decrépita, para que, después de haber sabido, terminen no sabiendo nada.
sizden bazıları hayatın en kötü zamanına kadar yaşatılır ki bilgiden sonra hiçbir şeyi bilmesin.

con el lanzamiento del sistema micro four thirds, panasonic ha sabido como sorprender al mundo, y mucho más con el lanzamiento casi inmediato de la lumix g1.
micro four thirds sistemin tanıtımı ile birlikte panasonic dünyayı şaşırtmıştı ve hemen peşinden lumix g1 kameranın gelmesi bu şaşkınlığı daha da arttırmıştı.

pero sabed esto: si el dueño de casa hubiera sabido a qué hora habría de venir el ladrón, habría velado y no habría dejado que forzaran la entrada a su casa
ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez.

algunos de vosotros mueren prematuramente; otros viven hasta alcanzar una edad decrépita, para que, después de haber sabido, terminen no sabiendo nada.
bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanına ulaştırılır.

a algunos de vosotros se les deja que alcancen una edad decrépita, para que, después de haber sabido, terminen no sabiendo nada. alá es omnisciente, poderoso.
daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak şüphesiz ki allah bilgilidir, kudretlidir.

cuando se enteran de algo referente a la seguridad o al temor, lo difunden. si lo hubieran referido al enviado y a quienes de ellos tienen autoridad, los que deseaban averiguar la verdad habrían sabido si dar crédito o no.
kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; halbuki o haberi peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi.

aunque la reforma de la política pesquera común (ppc), en 2002, fijaba objetivos de conservación, es bien sabido que estos objetivos no se han alcanzado.
2002’deki ortak balıkçılık politikası (cfp) reformunda koruma hedefleri konmuşsa da bunlara ulaşılmadığı yaygın olarak kabul görmektedir.