검색어: farate (에스페란토어 - 터키어)

tiel estis farate cxiujare; kiam sxi iradis al la domo de la eternulo, la konkurantino tiel incitadis sxin, ke sxi ploris kaj ne mangxis.
bu yıllarca böyle sürdü. hanna rabbin tapınağına her gittiğinde kuması ona sataşırdı. böylece hanna ağlar, yemek yemezdi.

tiam sxi diris al li:ne, mia frato, ne perfortu min; cxar tiel ne estas farate en izrael; ne faru tian malnoblajxon.
ama tamar, ‹‹hayır, kardeşim, beni zorlama!›› dedi, ‹‹İsrailde böyle şey yapılmamalıdır! bu iğrençliği yapma!

haman prenis la veston kaj la cxevalon, kaj vestis mordehxajon, kaj rajdigis lin tra la strato de la urbo, kaj proklamadis antaux li:tiele estas farate al la homo, kiun la regxo volas honori.
böylece haman giysiyi ve atı aldı, mordekayı giydirip atın üstünde kent meydanında gezdirmeye başladı. Önden giderek, ‹‹kralın onurlandırmak istediği kişiye böyle davranılır›› diye bağırıyordu.

oni donu la veston kaj la cxevalon en la manon de unu el la plej eminentaj regxaj princoj, ke oni vestu la homon, kiun la regxo deziras honori, kaj rajdigu lin sur la cxevalo sur la strato de la urbo, kaj oni proklamadu antaux li:tiele estas farate al la homo, kiun la regxo volas honori.
giysiyi ve atı en üst yöneticilerinden birine verir; o da kralın onurlandırmak istediği kişiyi giydirip atın üstünde kent meydanında gezdirir. Önden giderek, ‹kralın onurlandırmak istediği kişiye böyle davranılır› diye bağırır.››