검색어: basically (영어 - 터키어)

basically none.
neredeyse hiç.

basically promoting fun.
kısacası eğlenmeyi teşvik ediyoruz.

i basically engineered it.
esasında mühendisliğini yapardım.

it's basically symptoms.
tamamen semptomlara dayalı.

he is basically a nice man.
o aslında nazik bir insandır.

basically, it always depends.
temel olarak her zaman değişir.

and i'm basically honest.
ben temel olarak dürüstüm.

basically, she's a deejay.
esasında o bir dj.

i believe men are basically good.
İnsanların temelde iyi olduklarına inanıyorum.

basically, i was just her editor.
sadece onun editörlüğünü yapıyor gibiydim.

it's just basically two strands.
sadece iki şerit.

basically, no one's very happy.
temelde hiçkimse çok mutlu değil.

basically we have no clue what this is.
bunun ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz de yok.

basically, i agree with your opinion.
temel olarak, fikrine katılıyorum.

and it's basically a meat locker.
ve bu aslında bir et ambarı.

and so empathy has basically two channels.
empatinin iki kanalı var.

basically, oil is solar energy concentrate.
petrol, güneş enerji konsantresidir.

a superorganism can basically take what it wants.
bir süperorganizma istediği şeyi kolayca alıyor.

al gore knows. it's basically everything.
al gore biliyor. basitçe, herşey.

and so basically they're learning by doing.
ve temelde yaparak öğreniyorlar.