검색어: born to express not to impress (영어 - 터키어)

we are born to love not to hate
हम प्यार करने के लिए पैदा हुए हैं नफरत करने के लिए नहीं

i need to impress tom.
tom'u etkilemeliyim.

i wanted to impress you.
seni etkilemek istiyordum.

tom did it just to impress mary.
tom sadece mary'yi etkilemek için yaptı.

born to chat
geveze

and taught him to express clearly.
o belletti ona beyanı.

born to be big
element saga ch

he did not know how to express himself.
kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

tom called on mary to express his sympathy.
tom sempatisini ifade etmek için mary'yi aradı.

i didn't know how to express myself.
kendimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum.

i don't know how to express my thanks.
ben teşekkürlerimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.

i find it difficult to express myself in french.
kendimi fransızca ifade etmeyi zor buluyorum.

tom doesn't know how to express his feelings.
tom duygularını nasıl ifade edeceğini bilmiyor.

a baby boy was born to them.
onların bir erkek bebeği oldu.

foremost, women are starting to express their sexuality.
Öncelikle, kadınlar cinselliklerini ifade etmeye başlıyorlar.

being deeply thankful, he tried to express his thanks.
derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.

this is an insufficient way to express knowledge by a future layer.
bu, bilgiyi gelecekteki bir katmanla ifade etmenin yetersiz bir yolu.

less easy to express in economic terms is the harm caused by drug use.
ekonomik olarak ifade edilmesi daha güç olan miktar ise uyuşturucu kullanımının yol açtığı hasardır.

both sides had an equal opportunity to express their arguments on the case.
her iki taraf da davayla ilgili savlarını ifade etmek için eşit fırsata sahip oldu.

am i better or this contemptible man who is scarcely able to express himself?
"yahut ben, şu aşağılık ve konuşmaktan aciz olan adamdan daha üstün değil miyim?"