검색어: communities need support to co exist with wolves (영어 - 터키어)

i think all three groups can find a way to co-exist, given today's climate.
bütün husumetlerin yok olduğunu söylemeye çalışmıyorum.

speaking on monday, bartholomew stressed the need for different religions to search for their common ground and to co-exist peacefully for the sake of both believers and non-believers.
pazartesi günü yaptığı konuşmada bartolomeus, farklı dinlerin ortak paydalarını arayıp inananlar ve inanmayanların barış içinde birarada yaşamaları gereğini vurguladı.

alternative routes of administration (e.g. smoking) may co-exist with drug injecting, and drug users may alter their route of administration.
bu değişimler afganistan’da artan afyon üretiminin beraberinde ortaya çıkmıș ve bu olayların eroinin avrupa pazarında bulunurluğunun artmasıyla ilişkili olabileceğine dair bazı endişelere yol açmıştır.

jon also said that his new band, jon oliva's pain, is basically savatage reincarnated, so it could co-exist with the more successful trans-siberian orchestra.
jon oliva yeni grubu içinde temelde savatage ruhuna sahip olduğunu ve epey başarı sağlamış olan trans-siberian orkestrası ile bir araya gelinebileceğini söyledi.

"kosovo albanian muslims have been always recognised as people who co-exist with different religions … since 2006, they have requested a new mosque, something which has been ignored by unmik and the mayors," he tells setimes.
setimes'a konuşan hasani-gaşi, "kosovalı arnavut müslümanlar her zaman farklı dinlerle birlikte yaşayan insanlar olarak tanındılar... 2006 yılından bu yana yeni bir cami talep ediyorlar ve bu talepleri unmik ve belediye başkanları tarafından gözardı ediliyor." diyor.