검색어: conspiring (영어 - 터키어)

are you afraid, before your conspiring, to advance freewill offerings?
gizli (özel) bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz?

sigismund i the old imprisoned the members of goštautai family, believed to be conspiring with michał gliński.
sigismund i the old imprisoned the members of goštautai family, believed to be conspiring with michał gliński.

have you noted those who were prohibited from conspiring secretly, but then reverted to what they were prohibited from?
gizli toplantılar yapmaktan menedildikleri halde hâlâ menedildikleri işte israr edenler dikkatini çekmedi mi?

instead, authorities allege, 21 persons arrested in a police operation last month were conspiring with criminal gangs.
fakat yetkililer, geçen ay düzenlenen bir polis operasyonunda tutuklanan 21 kişinin, suç çeteleriyle işbirliği yaptığını iddia ediyor.

the curator resigned last year after italian authorities pressed charges against her, accusing her of conspiring to obtain stolen antiquities.
küratör, İtalyan makamlarının kendisini çalıntı antika eşyaları elde etmek için komplo kurmakla suçlaması üzerine geçen yıl istifa etti.

mihajlovic said 15 people were directly involved in the plot, while the others have been charged with either conspiring or indirectly helping to execute the plan.
mihayloviç suikast planıyla doğrudan ilişkili 15 kişinin bulunduğun, diğerlerininse komplo kurmak veya planın gerçekleşmesinde dolaylı yoldan yardımcı olmakla suçlandığını söyledi.

it is believed that niccolò machiavelli, during his 1513 imprisonment after allegedly conspiring against the medici family in florence, was subjected to this form of strappado.
niccolò machiavelli'nin floransa'da medici ailesine karşı komplo kurma iddiasıyla 1513'te hapsedildiğinde işkencenin bu uygulamasına maruz kaldığına inanılır.

a man came running from the far side of the city, and said, "moses, the authorities are conspiring to kill you, so leave the city.
derken, şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve dedi ki:“ne yapıyorsun mûsa? yetkililer idam istemi ile senin hakkında karar vermek üzere toplantı halindeler.

and, of course, that's what makes steven spielberg's movie -- conspiring dinosaurs chasing people around.
elbette steven spielberg'in filmi bunun üzerine kurulu -- komplo hazırlayan dinazorlar insanları kovalıyorlar.

four men accused of conspiring to launch terror attacks in bosnia and herzegovina (bih) or elsewhere in europe were found guilty on january 14th by the bih court in sarajevo.
bosna-hersek'te (bh) veya avrupa'nın başka kesimlerinde terör saldırıları planlamakla suçlanan dört kişi 14 ocak'ta saraybosna'daki bh mahkemesi tarafından suçlu bulundu.

have you noted those who were prohibited from conspiring secretly, but then reverted to what they were prohibited from? they conspire to commit sin, and aggression, and defiance of the messenger.
'gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun?

a man came running from the far side of the city, and said, "moses, the authorities are conspiring to kill you, so leave the city. i am one of your well-wishers."
ve şehrin öte yanından koşa koşa birisi geldi de ey musa dedi, ileri gelenler, seni öldürmek için birbirleriyle görüşüp danışmadalar, hemen çık git, şüphe etme ki ben sana öğüt verenlerdenim.