검색어: eyesight (영어 - 터키어)

he has good eyesight.
o iyi görme duyusuna sahip.

i have normal eyesight.
ben normal görüşe sahibim.

my eyesight is beginning to fail.
görüş yeteneğim bozulmaya başlıyor.

he lost his eyesight in an accident.
o, görme duyusunu bir kazada kaybetti.

he lost his eyesight when he was still a child.
hâlâ bir çocukken görme yeteneğini kaybetti.

he has given eyesight to two million people for free.
İki milyon insana bedavaya görme yeteneği sağlamış.

the flash of its lightening almost takes away the eyesight.
bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır!

it is he who made for you hearing, eyesight, and hearts.
allah odur ki; sizin için işitme gücü, gözler ve gönüller oluşturdu.

eyesight – minimal to average degree of age-related impairment
görme- yaşa bağlı minimum ortalama bozulma derecesi.

he made for you hearing, eyesight, and hearts so that you may give thanks.
belki şükredersiniz diye size kulak, göz ve kalp vermiştir.

indeed hearing, eyesight, and the heart—all of these are accountable.
Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

it is he who made for you hearing, eyesight, and hearts. little do you thank.
o, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.

then, as the harbinger of happy news arrived and put the garment over his face his eyesight was restored.
fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı.

i used those pearls to make the collyrium. whosoever used that collyrium, his eyesight improved unbelievably.
bu incileri collyrium'u yapmak için kullandım. bu koltiryumu kim kullanırsa kullansın, görme yeteneği inanılmaz derecede gelişti.

then he gave you the hearing, and the eyesight, and the brains—but rarely do you give thanks.
size işitme ve görme yeteneği ile beyinler verdi; siz pek seyrek şükrediyorsunuz.

they saw them [to be] twice their [own] number by [their] eyesight.
allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı.

“you were indeed neglectful of this, so we have removed the veil for you, and your eyesight is sharp this day.”
"andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. artık bugün görüş-gücün keskindir."

say, ‘it is he who created you, and made for you hearing, eyesight, and hearts. little do you thank.’
o, öyle bir mabuttur ki sizi meydana getirmiştir ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller halketmiştir, ne de az şükredersiniz.