검색어: farmer bill dies in house (영어 - 터키어)

in house.
in house.

in-house/external correspondence
kurum içi/dışı yazışmaları

(if different from in-house code)
(eğer firma içi koddan farklı ise)

then he neither dies in it, nor lives.
nitekim, orada ne ölecek, ne de yaşayacaktır.

we manufacture them in-house, ourselves. that keeps the costs down.
ve doz ünitelerini kendimiz üretiyoruz. bu şekilde maliyetleri düşük tutuyoruz.

list the testing facilities that are available at the manufacturers in-house testing laboratory
Üreticinin kendi test laboratuvarında mevcut test tesisleri listesi

* 1506: christopher columbus dies in valladolid, spain.
* 1506: christopher columbus, İspanya'nın valladolid şehrinde vefat etti.

nikon smartly used the in-house knowledge and packed thoroughly tried parts in a nice compact housing.
nikon sahip olduğu teknolojiyi ve daha önceki modellerinde denenmiş özellikleri akıllıca bir hareketle güzel model halinde bir araya getirmiş.

nasa had wanted to keep this function in-house, but scientists wanted it to be based in an academic establishment.
nasa bu işlevi kendi bünyesi içinde tutmak istedi ancak bilim insanları bunun akademik bir oluşum içinde değerlendirilmesini istedi.

action does need to be taken, however, as one person dies in every three car crashes in romania.
ancak bu konuda bir adım atılması şart, zira romanya'da her üç araba kazasından birinde bir kişi hayatını kaybediyor.

a few weeks later kęstutis dies in captivity and jogaila transferred the castles to his brother skirgaila, who became a governor of lithuania proper.
a few weeks later kęstutis dies in captivity and jogaila transferred the castles to his brother skirgaila, who became a governor of lithuania proper.

* james caan as spud spaldoni: a crime boss who refuses to submit to caprice, and dies in a car bomb.
* james caan - "spud spaldoni": caprice'ye gönderilmek için reddediyor ve bir suç patronu tarafından bir araba bomba patlamasında ölür.

also this week: a leading romanian exile during the communist era dies in paris, and albanian weightlifter romela begaj wins silver at the european weightlifting championship.
bu hafta ayrıca: komünist dönemin önde gelen rumen sürgünlerinden biri paris'te hayata veda etti ve arnavut halterci romela begaj avrupa halter Şampiyonası'nda gümüş madalya kazandı.

in houses which allah has allowed to be raised up, and his name to be remembered therein.
(bu kandil) allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir.

in houses which allah has allowed to be raised up, and his name to be remembered therein. in the morning and evening
(bu nur,) allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam o'nu tesbih ederler.

and theoretically, i suppose if we opt for a film where someone gets brutally murdered or dies in a fiery car crash, we are more likely to walk out of that theater feeling like we've got it pretty good.
ve teorik olarak, sanıyorum, eğer birinin zalimce katledildiği ya da bir araba kazasında yanarak öldüğü bir filmi seçersek, hayatımızın gayet iyi olduğu hissiyle o sinemadan çıkmamız daha muhtemel.

in houses allah has allowed to be raised and wherein his name is celebrated; he is glorified therein, morning and evening,
(bu kandil) allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. onların içinde sabah akşam o'nu tesbih eder(şanının yüceliğini anar)lar:

(the light is lit) in houses of worship which god has allowed to be raised, and his name remembered in them.
(bu kandil) allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir.