검색어: good to know (영어 - 터키어)

how to know?
nasıl bileceğiz?

i have to know.
bilmek zorundayım.

i want you to know
nya ichi ni san nya arigato

i came to know him.
onu tanımak için geldim.

good to see you, tom.
seni görmek güzeldi, tom.

it seem to know everything
her şeyi biliyormuş gibi gözüküyor

he seems to know us.
o bizi tanıyor gibi görünüyor.

you shall come to know!
yakında bileceksiniz (hatanızı).

i don't need to know.
bilmeme gerek yok.

"what?" she wanted to know.
"ne gibi?" diye sordu.

it's not good to overeat.
aşırı yemek iyi değildir.

i have something good to tell you.
sana söyleyecek iyi bir şeyim var.

it's good to be a grownup.
bir yetişkin olmak iyi.

but you show no good to the orphan,
(siz allah'tan hep ikramı devam ettirmesini istersiniz ama,) yetime değer vermezsiniz!

now it's good to be a grownup.
Şimdi, yetişkin olmak iyi.

d: good to have you with us, brent.
bayan: brent, senin bizimle olman ne güzel.

it's good to start with some examples.
bazı örneklerle başlamak iyi olacak.

the evil of their deeds seems good to them.
yaptıkları işin kötülüğü, kendilerine süslü gösterildi.

doesn't it feel good to say it out loud?
hedefinizi sesli söylemek iyi hissetirmiyor mu?

and it's good to treat other people well.
ve diğer insanlara iyi davranmanın iyi bir şey olduğunu.