검색어: handicap (영어 - 터키어)

handicap:
handikap:

you can get over the handicap soon.
yakında sorunla başa çıkabilirsin.

fatality(ies) or permanent handicap.
Ölümler veya kalıcı sakatlıklar.

poor sight is a handicap to an athlete.
zayıf görme bir atlet için bir engeldir.

this revelation led to a handicap match at backlash that jericho won.
backlash'de jericho, christian ve trish'i handicap maçında yendi.

i have been very lucky that my disability has not been a serious handicap.
engelli olmamın benim için bir handikap olmadığı için çok şanslıydım.

graham rees, 45, is chief of the uk-registered handicap international charity.
45 yaşındaki graham rees, İngiltere merkezli handicap international adlı yardım derneğinin başkanlığını yapıyor.

some experts said the absence of support by ethnic albanians will be a serious handicap for ivanov.
bazı uzmanlar, etnik arnavutların desteğinin olmamasının İvanov için ciddi bir engelolacağını söylediler.

and if we handicap ourselves with play, we handicap ourselves as if we would with any other birthright that we have.
ve eğer oyun oynamayı engellersek, kendimizi engellemiş oluruz; tıpkı diğer haklarımızdan engellenebileceğimiz şekilde.

" at vengeance, dx defeated the spirit squad in a 5–on–2 handicap match.
vengeance' da dx, spirit squad' ı 5' e 2 handicap maçında yendi.

shusaku played with a handicap of two stones, but gennan found that shusaku was too strong, so he called off the game.
shusaku 2 handikap alarak oynadı ancak gennan shusaku'yu çok güçlü buldu ve oyunu durdurdu.

"we have a serious handicap in uncovering the former communist collaborators because for a whole decade romania was directly ruled by them.
oprea, "romanya on yıl boyunca onlar tarafından doğrudan yönetildiği için, eski komünist işbirlikçileri ortaya çıkarmada ciddi bir engelimiz var.

the ec then addressed political appointments to the civil service, describing them as a handicap to accountability and to the civil service's independence.
ak daha sonra kamu hizmetlerine yapılan siyasi atamalar konusuna da değinerek, bunları mesuliyet ve kamu hizmetinin bağımsızlığı açısından bir engel olarak niteledi.

jones, however, was removed prior to the match, making it a handicap match, which the undertaker won with the help of jones.
2-on1 handicap match'ı undertaker yine nathan jones'un yardımıyla kazandı ve serisini 11-0'a yükseltti.

"another big handicap has been the lack of english proficiency among the majority of the members of the special commission," says ipko chief executive akan ismajli.
ipko genel müdürü akan İsmayli, “bir diğer büyük handikap da, Özel komisyon üyelerinin büyük çoğunluğunun İngilizce’lerinin iyi olmamasıydı,” dedi.

"there are people in both countries who see turkey's involvement [in the negotiations] as a handicap," he says.
yazar, "her iki ülkeden de türkiye'nin müzakerelerdeki rolünü bir engel olarak gören insanlar var." diyor.

"let's hope we will have enough time to recover as much as we can from this handicap, through a strong marketing campaign showing the positive side of tourism in albania," gjergji said.
cerci, "umarız bu olumsuz durumu, arnavutluk'ta turizmin olumlu yönlerini gösteren güçlü bir pazarlama kampanyasıyla mümkün olduğunca toparlayacak zamanımız olur." dedi.