검색어: he organized a summer rock festival (영어 - 터키어)

he organized a summer rock festival.
o, bir yaz rock festivali düzenledi.

so we organized a screening.
bu nedenle bir film gösterimi düzenledik.

i applied for a summer internship.
bir yaz stajına başvurdum

he organized the s.e.r.e.
1956'da paris'te yaşamını yitirdi.

i organized a marriage ceremony last month.
geçen ay bir evlilik töreni organize ettim.

it was a summer of love if you were white.
aşk yazıydı eğer bir beyazdıysanızsanız.

if you were black, it was a summer of hate.
eğer bir siyahiydiyseniz, nefret yazıydı.

vasil levski organized a revolutionary committee in the town.
vasil levski, şehirde devrimci bir komite düzenlemiştir.

in 1923 he met helen newmark, a summer-semester student at hunter college.
1923’te hunter okulunda yaz okulu öğrencisi olan helen newmark ile tanıştı.

and then over the summer, they're offered a summer job.
yaz tatilinde ise kendilerine çalışma imkanı verilecek.

and so we spent a summer looking at different play-doh recipes.
bir yaz boyunca değişik oyun hamuru tarifleri araştırdık.

so perfectly organized a structure, it was hard not to attribute divinity to it.
Öylesine mükemmel düzenli bir yapı ki, bu işte tanrının parmağının olmadığını söylemek zorlaşıyor.

prince george organized a successful resistance to the next incursion and released his father.
prens giorgi, başarılı bir savunma organize ederek bir sonraki saldırıyı püskürtüp, babasını kurtardı.

==rock herk==there is an annual rock festival in the village, rock herk.
== rock herk ==rock herk köyünde yıllık rock müzik festivali vardır.

he organized the central trust company of illinois, where he served as its president until 1921.
o İllinois central trust company'i yapılandırdı ve 1921 yılına kadar başkanlığını yaptı.

and jeff and i did become friends, and he's organized a team of people and we're going to build this center.
ve jeff ve ben arkadaş olduk, ve o bir insan takımı kurdu ve bu merkezi artık inşa ediyoruz.

bulgarians anticipate that they will have to cut other expenses, including for food, to afford a summer vacation.
bulgarlar, bir yaz tatiline para yetiştirebilmek için gıda da dahil olmak üzere diğer giderlerini kısmak zorunda kalacaklarını tahmin ediyorlar.

because he was unsure of his future direction, he included some chemical engineering courses in his curriculum and spent a summer touring chemical plants in massachusetts and maine.
geleceği hakkında kararsız olduğu için üniversitede kimya mühendisliği dersleri de almış ve bir yazını massachusetts ve maine'de kimyasal tesisleri gezerek geçirmiştir.

the best known of all and most distinctive one, flija, is prepared year-round but is a summer favourite.
bunların en ünlüsü ve en çok göze çarpanı olan flija, dört mevsim yapılmasına karşın en çok yazın seviliyor.

a summer school for media professionals, organised by the international research and exchanges board, was held earlier this month in serbia.
uluslararası araştırma ve değişim kurulu'nun medya çalışanlarına yönelik düzenlediği bir yaz okulu bu ayın başlarında sırbistan'da gerçekleşti.