검색어: herself (영어 - 터키어)

herself
kendi

herself fall.
kendisini bırakıyor.

she had to go herself.
kendi gitmek zorunda kaldı.

and that is emily herself.
ve emily'nin kendisi.

and then she became one herself.
sonra kendi de onlardan birisi oldu.

what does she think of herself?
o, kendisi hakkında ne düşünüyor?

she shouldn't go by herself.
o tek başına gitmemeli.

and kept herself in seclusion from them.
kendisiyle onlar arasına bir perde çekmişti.

she can't have written it herself.
onu kendi yazmış olamaz.

drescher herself overcame uterine cancer.
drescher'in kendisi de rahim kanserini yenmişti.

nancy couldn't move the desk herself.
nancy masayı kendisi hareket ettiremedi.

nancy can't decide anything for herself.
nancy kendisi için hiçbir şeye karar veremez.

i'm constantly telling her to behave herself.
ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.

maria said to herself, "i am very lucky".
maria kendi kendine, "çok şanslıyım" dedi.

bastien is heard approaching, so bastienne hides herself.
bastien'in geldiği duyulur ve bastienne kendini saklar.

she herself was suffering from hiv; she was suffering from tuberculosis.
hem hiv, hem de hastasıydı.