검색어: how go get(helpline) (영어 - 터키어)

go get help.
yardım almaya git.

go get changed.
git üstünü değiştir.

go get it, girl.
git ve onu al kızım

go get some towels.
git birkaç havlu getir.

i'll go get them.
gidip onları alacağım.

i have to go get tom.
tom'u almaya gitmeliyim.

i need to go get some eggs.
birkaç yumurta almaya gitmeliyim.

i need to go get my laptop.
dizüstü bilgisayarımı almaya gitmeliyim.

why don't you go get tom?
niçin tom'u almaya gitmiyorsun?

and so i'll just go get them.
ben de gidip askıları topladım.

why don't you just go get tom?
niçin sadece tom'u almaya gitmiyorsun?

go get her medicine and a glass of water.
İlacını al ve bir bardak su getir.

let's go get snockered like we did last weekend.
geçen hafta yaptığımız gibi gidip kör kütük sarhoş olalım.

rb: i'll go get the secretary to use it.
rb:sekreterime söyleyeceğim ki kullansın.

stop asking me for a drink! go get it yourself.
benden içecek istemekten vazgeç! git onu kendin al.

go get some of that. and i learned that at a young age.
bu paranın birazını da sen kazan. bunu erken yaşta öğendim.

and i knew she wouldn't want me to go get them, so i just did it anyway.
askı toplamamı istemeyeceğini biliyordum, ama yine de yaptım.

and in fact, several of them went to go get their camera from the break room and took photos with us.
ve aslında, birkaçı mola odasından fotoğraf makinelerini almaya gitti ve bizimle fotoğraf çektirdiler.

so, i pinged mike and i said, "mike, can you please go get that interview with pink?"
mike'a şöyle yazdım, "mike, acaba pink ile röportaj yapabilir misin?"

and he said unto me, son of man, go, get thee unto the house of israel, and speak with my words unto them.
sonra şöyle dedi: ‹‹ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara sözlerimi ilet.