검색어: implication (영어 - 터키어)

implication
gerektirme

boolean implication
boole çıkarım

i resent that implication.
o karışmaya sinirleniyorum.

tom was disturbed by the implication.
tom imadan rahatsız oldu.

well what is the implication of that?
bunun sonuçları neler?

here's the implication of what happens.
olanlar dolaylı olarak şöyleydi;

her implication in the crime was obvious.
onun suça karıştığı belliydi.

learning analytİcs implication desİgn for instructors
eĞİtİm analİtİklerİ uygulamalari İÇİn eĞİtİm uygulamasi

that implication was studied by boltzmann back in the 19th century.
bu konuyu boltzmann 19 yüzyılda irdeledi.

the clinical implication, it comes from the domain of autism.
klinik uygulama alanı ise otizm ile ilgili.

sometimes the best way to test a hypothesis is to consider its most extreme implication.
belki de bir hipotezi test etmenin en iyi yolu onun en uç noktadaki sonucuna bakmaktır.

his parallel implication is that natural laws could not produce the information content in dna.
düşünürün kastettiği, doğal yasaların da dna bünyesinde saklanan bilgiyi üretemeyeceğiydi.

the policy implication is that market balance could be restored were these supply constraints eliminated.
siyasi açıdan, tedarikle ilgili sıkıntıların giderilmesi halinde piyasada tekrar denge sağlanacağı şeklinde bir çıkarımda bulunmak mümkün.

the implication is that if the private sector can't build it, why should turkey step in?
buradan şu çıkarım yapılabilir: özel sektör yapamıyorsa, türkiye neden katılsın?

"the movie tells the story of a great victory which had significant implications on the muslim world.
setimes’a konuşan irmak, şu tespitleri de eklemeyi ihmal etmiyor: “ancak işaret ettiği ve kazanılan zaferin niteliği sebebi ile, özelde osmanlıyı genelde tüm İslam dünyasını etkileyen bir büyük zaferin hikayesidir bu.