검색어: increasing;increasing (영어 - 터키어)

increasing y
y artırma

sort & increasing
& artan sıralama yap

increasing cloud
artan bulutweather condition

tensions were increasing.
gerginlikler artıyordu.

increasing treatment demands
artan tedavi talepleri

the population is increasing.
nüfus artmaktadır.

increasing linear fire growth
artış gösteren lineer yangın büyümesi

but it's increasing enormously.
ama giderek artıyor.

0 the urban population is increasing.
kentsel nüfus artmaktadır.

packaging waste: still increasing
2004'te avrupa: Çevreyle ilgili bir perspektif

noise is increasing in the brain.
beyinde gürültü artıyor.

generally speaking, savings are increasing.
genel olarak, tasarruflar artıyorlar.

alcohol consumption is increasing every year.
alkol tüketimi her yıl artıyor.

romanian hackers pose increasing international threat
rumen İnternet korsanlarının oluşturduğu uluslararası tehdit büyüyor

german criticism of greece has been increasing.
almanya'nın yunanistan'a yönelik eleştirileri de artıyor.

croatians take to the slopes in increasing numbers
hırvatlar giderek artan sayıda dağlara gidiyorlar

in 2004, this increasing trend was confirmed in most
2005-08 ab uyuşturucu eylem planı’nın 25.1 sayılı eylemi, ‘uyuşturucuya bağlı suç’un ortak bir tanımının, emcdda

use of ccc showed an increasing vase life of flowers.
konsantrasyon ne olursa olsun, ga3 da enayi ve çiçekler ve daha az üretilen ccc yüksek sayı üretti.

supply for increasing border surveillance capacity of turkey
türkiye sınır gözetim kapasitesinin arttırılmasına ait tedarik

polls show that support for tadic is slowly increasing.
anketler, tadiç'e verilen desteğin yavaş yavaş arttığını gösteriyor.