검색어: intrigued (영어 - 터키어)

tom is intrigued.
tom meraklıdır.

is tom intrigued?
tom'un ilgisi çekildi mi?

we're intrigued.
biz meraklıyız.

tom is also intrigued.
tom da fesat.

now i'm intrigued.
Şimdi ilgimi çekti.

aren't you intrigued?
entrika çevirmedin mi?

i'm intrigued by this concept.
bu kavram benim çok ilgimi çekiyor.

and of course, i was immediately intrigued.
konu, elbette derhal ilgimi çekti.

although we are intrigued by all this, we can't stay long.
tüm bunlar ilgimizi çekse de, uzun kalamazdık.

and we were quite intrigued with playing with the notion of invisibility.
ve görünmezlik anlayışıyla oynamak çok ilgimizi çekti.

and it is a body that has long intrigued people who've watched the planets.
aynı zamanda gezegenlerle uğraşanların kafasını uzun süredir karıştıran bir cisimdi.

and he looked intrigued despite himself, and he said, "okay, go on."
kendine rağmen ilgilenmişti ve "tamam, devam et." dedi.

so i was just intrigued with what -- you know, what is this animal's story?
dolayısıyla ben kendi kendime sordum, bu balığın hikayesi nedir?

and what really intrigued me was when i saw that diet accounts for 30 to 35 percent of environmentally caused cancers.
beni çok şaşırtan, beslenmenin, doğal nedenlerden oluşan kanserlerin yüzde 30 - 35'ine yol açması oldu.

every nation has intrigued against its apostle and afflicted him, and argued with false arguments to condemn the truth.
her millet, elçisini yakalamağa yeltendi; hakkı gidermek için boş şeyler ileri sürerek tartıştılar.

and while last year's interest was directed towards energy, this year it is tourism that intrigued investors.
geçen yıl ilgi odağı enerji sektörüyken, bu yıl yatırımcıların ilgisini çeken alan turizm oldu.

scientists around the world were intrigued by this cancer, this infectious cancer, that was spreading through the tasmanian devil population.
tüm dünyada bilim adamlarını bu kanser, tazmanya canavarları arasında yayılan bu bulaşıcı kanser, şaşkına çevirdi.

every nation has intrigued against its apostle and afflicted him, and argued with false arguments to condemn the truth. then i seized them.
her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım.

and, being a little intrigued, i went to go meet this group, and what i found was 20 unwed mothers who were trying to survive.
ve meraklı bir şekilde bu grupla buluşmaya gittim bulduğum şey, yaşamını idame ettirmeye çalışan 20 evlenmemiş anneydi.

so this is a work that we were very intrigued with, working with the aesthetic of fur embedded with thousands of tiny different sizes of fiber optics, which twinkle like the night sky.
bu çalışma için çok ilgimizi çekti, gece gökyüzünde parlıyormuş gibi duran binlerce küçük farklı boyuttan oluşan fiber optiklerle çalıştık.