검색어: love doesn't make the world go round (영어 - 터키어)

love makes the world go round.
aşk dünyayı döndürür.

tom doesn't make the rules.
tom kuralları yapmaz.

" usa, canada* 2006: "dr pepper, makes the world go round.
" abd, kanada* 2006: "dr pepper, makes the world go round.

i want to make the world a better place.
ben dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek istiyorum.

whereas the passive recipient doesn't make the prediction, feels the full blow.
ancak vuruşu hisseden pasif kişi böyle bir tahmin yapmıyor ve vuruşu tamamiyle hissediyor.

we will someday make the world a better place.
bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.

christien meindertsma: how pig parts make the world turn
christien meindertsma: domuz parçaları dünyayı nasıl döndürüyor...

there's my perspective. because in reality, the problem isn't how to make the world more technological.
perspektifim bu. Çünkü gerçekte, sorun dünyayı nasıl daha teknolojik hale getireceğimiz değil.

and these are projects to make the world around them a better place.
ve bu projeler, etraflarındaki dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için.

my mother makes the best cakes in the world.
annem dünyadaki en iyi kekleri yapar.

unesco experts are preparing to make the historic town a candidate for the world heritage list.
unesco'ya bağlı uzmanlar tarihi kenti dünya mirasları listesine aday göstermeye hazırlanıyor.

if that doesn't make the hair stand up on the back of your neck, read it again until it does, because it is important."
bu önemli. bu yüzden eğer tüyleriniz diken diken olmadıysa tekrar okuyun, ta ki olana kadar. Çünkü bu önemli."

the nikon coolpix p1 however feels somewhat cheap due to the frequent use of plastic; still it doesn't make the camera less solid.
nikon coolpix p1 dijital kamera plastik gövde yapısından dolayı ucuz bir malzeme hissi uyandırmasına rağmen cihazın sağlamlığı konusunda olumsuz bir etki görülmüyor.

it is using that money more rationally to make the countries of the world secure, to make the people of the world secure.
bu parayi daha doğru kullanmak ve böylece ülkelerin güvenliğini sağlamak, insanların güvenliğini sağlamak.

"* 2000: "dr pepper, it makes the world taste better.
"* 2000: "dr pepper, it makes the world taste better.

now listen, i do not expect individuals, corporations or government to make the world a better place because it is right or moral.
Şimdi dinleyin, ben doğru ve ahlaksal olduğu için bireylerin, kuruluşların veya hükümetin, dünyayı daha iyi bir hale getirmesini beklemiyorum.

the municipality embraced the revitalisation idea, suggesting that as long as they are going to build benches, they might as well go for a record and make the world's longest bench.
yenileme fikrini memnuniyetle kabul eden belediye, 'madem bank yapacağız, o zaman dünyanın en uzun bankını yapıp rekor kıralım' önerisini ortaya atmış.

and i've done this because i really believe that mobile computing is the future of personal computing, and i'm trying to make the world a little bit better by working on these things.
bunu yaptım çünkü gerçekten inanıyorum ki, kişisel bilgisayarların geleceği taşınabilir bilgisayar kullanımında, ve bunlar üzerinde çalışarak dünya'ya bir katkım olsun istiyorum.

also in business news: bulgaria and greece sign a gas pipeline deal and turkey's koc holding makes the list of the world's largest corporations.
İş dünyasından haberlerde ayrıca: bulgaristan ve yunanistan doğalgaz boru hattı anlaşması imzaladı ve türk koç holding dünyanın en büyük şirketleri listesine girdi.

and she was a tedster, exactly, and she showed us, she showed the world how to make the computer beautiful again.
ve o bir ted'çiydi, tam olarak, ve bize gösterdi - dünyaya bilgisayarı nasıl yeniden güzel yapılacağını gösterdi.