검색어: replicate (영어 - 터키어)

how are you going to replicate?"
nasıl benzerlerini yapacaksınız ?

and what we need to do is to replicate it.
yapmamız gereken onu taklit etmek.

and you can never replicate that performance twice.
ve bu performansı kesinlikle ikinci defa taklit edemezsiniz.

once you get the formula right you can replicate it.
bir kez formulü oturtunca, tekrarlayabiliyorsunuz.

but big selling bookcase. how do we replicate this for children?
ama çok satan bir kitaplık. bunu çocuklara nasıl uyarlayacağız?

so it would be able to replicate the information that is on the dvd.
yani dvd'deki bilgiyi... ...kopyalayabilecektir.

we're spending so much money to try to replicate this campaign.
bu kampanyayı tekrarlamak için çok fazla para harcıyoruz,

life needs a membrane to contain itself so it can replicate and mutate.
hayatın kendisini ihtiva edecek bir membrana ihtiyacı vardır, böylece çoğalıp mutasyona uğrayabilir.

so now, i had all the topology i needed to replicate the maltese falcon.
Şimdi, malta Şahininin taklidini yapabilmek için gerekli olan tüm yüzey bilgilerine sahiptim.

the idea of replicating ideas; ideas that replicate by passing from brain to brain.
kendini kopyalayan fikirler; beyinden beyine geçerek kendini kopyalayan fikirler.

after hiv penetrates the body's mucosal barriers, it infects immune cells to replicate.
hiv vücudun mukoza bariyerini geçtikten sonra immun hücreleri etkileyerek çoğalmaya başlar.

increasingly, over time, this will be possible from our own skin -- able to replicate parts of the body.
artan bir şekilde, zamanla, bu kendi tenimiz için mümkün olabilecek -- vücudumuzun parçalarını kopyalayabilmek.

it can take months for a scientist in another lab to figure out how to replicate the experiments that are described in print.
başka bir labratuardaki bilim adamı için basılı kağıtta bulunan bir deneyin aynısının nasıl yapacağını çözmek aylar sürebilir.

as soon as that is built, anyone in africa or any developing nation can take the construction documents and replicate it for free.
bu inşa edildiği anda, afrika'da ve bütün gelişmekte olan ülkelerde herkes yapı belgelerini / çizimlerini ücretsiz olarak alıp çoğaltabilir.

and even at this point, i started to move away from the need to replicate human-ness as the only aesthetic ideal.
o noktada, tek estetik amaç olarak insansılığı kopyalama ihtiyacından uzaklaşmaya başladım.

he said that one of the reasons he invented bebop was that he was pretty sure that white musicians wouldn't be able to replicate the sound.
"bebop"u icat etmesinin nedenlerinden biri beyaz müzisyenlerin bu aletin sesini taklit edemeyeceklerine emin olmasıymış.

and the image of the dvd here is just to illustrate a point that silk follows very subtle topographies of the surface, which means that it can replicate features on the nanoscale.
buradaki dvd resmi... ...ipeğin yüzey bölgede çok... ...ince bir yol izlediğini göstermek içindir. bu da nano ölçüsünün özelliklerini taklit edebilir demektir.

global voices hopes to continue to replicate this model in other countries in the region by facilitating partnerships with local organizations that share this common mission furthering the impact of the work of these young digital activists.
global voices bu çatıştay türünün diğer ülkelerde ve bölgelerde genç dijital aktivistlerin çalışmalarını ileri götürmeye dayalı ortak görev edinen yerel organizasyonlarla ortaklıklar kurmak umudunda.

and very rapidly, they became multi-cellular, they could replicate, they could use photosynthesis as a way of getting their energy source.
ve büyük bir hızla, çok hücreli oldular, çoğalabiliyorlardı, enerji kaynaklarını elde etmek için fotosentezi kullanabiliyorlardı.

because, for example, the genes don't care whether we're happy, they care that we replicate, that we pass our genes on.
Çünkü, örneğin, genler bizim mutlu olmamızı önemsemiyor, onlar bizim aynını tekrarlamamızı, genlerimizi devam ettirmemizi önemsiyor.