검색어: spontaneous (영어 - 터키어)

tom is spontaneous.
tom spontane.

i'm spontaneous.
ben spontaneyim.

i like to be spontaneous.
doğal olmak isterim.

tom likes to be spontaneous.
tom spontane olmayı seviyor.

a spontaneous fire started in the hay.
samanda kendiliğinden yangın başladı.

it is a spontaneous process of radiative distribution of entropy.
bu olay entropinin dağılımının doğal bir sürecidir.

now other politicians are adopting a more spontaneous, populist manner.
Şimdi diğer siyasetçiler de daha spontane, popülist bir tavır takınmaya başladılar.

claron mcfadden: the human voice: mysterious, spontaneous, primal.
claron mcfadden: İnsan sesi: gizemli, spontane, ve ilkel

but the worst part was, not the spontaneous pain that was there 24 hours a day.
ama en kötüsü, 24 saat kesintisiz olarak süren ağrı hissinden daha da kötüsü

* a goldstino is a goldstone fermion produced by the spontaneous breaking of supersymmetry.
* a goldstino is a goldstone fermion produced by the spontaneous breaking of supersymmetry.

"this can lead to spontaneous and uncontrolled explosion, which would have unforeseeable consequences.
savunma bakan yardımcısı albay rifet kosovac, "bu durum, sonuçları önceden kestirilemeyecek anlık ve kontrolsüz patlamalara yol açabilir.

==discoveries==spallanzani researched in 1768 the theory of the spontaneous generation of microbes.
spallanzani, 1768’de hücresel yaşamın kendiliğinden oluşu hakkındaki kuramı üzerinde çalışmaya başladı.

different bubbles may experience different spontaneous symmetry breaking resulting in different properties such as different physical constants.
farklı kabarcıklarda örneğin farklı fiziksel sabitler gibi farklı özellikler ile sonuçlanan farklı spontane simetri kırılmaları ile karşılaşabilirsiniz.

and this shows what an electroencephalogram is, and on the left is the signal of a spontaneous seizure of one of the patients.
ve bu electroensefelogramın ne olduğunu gösteriyor, ve sol tarafta hastalardan birinin eş zamanlı nöbetine ait sinyal görülüyor.

now, that might seem a bit whimsical, but this pervasiveness of this tendency towards spontaneous order sometimes has unexpected consequences.
simdi, bu biraz tuhaf gorunebilir, fakat spontane duzene olan egilimin yayginliginin bazen beklenmedik sonuclari olabilir.

the emf for this process is approximately −4 v indicating a (very) non-spontaneous process.
standard emf for this process is approximately -4 v indicating a non-spontaneous process.

a spontaneous protest has gained momentum against the perceived eu negation of macedonia's ethnic and national identity on behalf of greece.
ab'de, yunanistan adına makedonya'nın etnik ve ulusal kimliğini reddetme yönünde algılanan bir tavıra karşı kendiliğinden ortaya çıkan bir protesto, hız kazandı.

"it has been spontaneous tourism until now," jorgoni says, adding that the government is working now to institutionalise it.
"bugüne kadar serbest bir turizm yapıldı." diyen jorgoni, hükümetin artık bunu kurumlaştırmak için çalıştığını da ekliyor.

per-olov lowdin was the first to develop this theory of spontaneous mutation within the double helix (quantum bio).
per-olov lowdin, çift sarmalda( kuantum biyolojisi) anlık dna mutasyon teorisini geliştiren ilk kişidir.

"this is a spontaneous revolt in which serious institutions as well as the learned, popular personalities, sports figures and renowned foreigner experts are speaking up.
siyaset yorumcusu dimitar mirchev setimes'a verdiği demeçte, "bu, ciddi kurumların yanı sıra aydınlar, tanınmış isimler, spor dünyasından ünlüler ve tanınmış yabancı uzmanların da seslerini yükselttiği, kendiliğinden gelişen bir ayaklanma.