검색어: strengthening (영어 - 터키어)

imf: macedonian economy strengthening
imf: makedonya ekonomisi güçleniyor

that means strengthening the capacity of institutions.
bu, kurumların kapasitesinin güçlendirilmesi anlamına geliyor.

de lorme method is used for isometric strengthening.
İzotonik güçlendirme için de lorme yüntemi kullanıldı.

arms control and measures for strengthening mutual confidence.
silah denetimi ve karşılıklı güven tesisi yolunda önlemler alınması.

strengthening drug observatories in latin america and the caribbean
latin amerika ve karayipler’deki uyuşturucu izleme merkezinin güçlendirilmesi

implementing and strengthening environmental protection provides multiple benefits
Çevre koruma önlemlerinin uygulanması ve güçlendirilmesi, birçok yarar getirir

) needs strengthening in urban areas. waste data are very
) için hava kalitesi izlemenin kentsel alanlarda güçlendirilmesi

the strengthening of competitiveness on export markets is an urgent need.
İhracat pazarlarında rekabet gücünün güçlendirilmesi acil bir ihtiyaçtır.

exchange of information for strengthening security and control of the border.
güvenliğin artırılması ve sınır denetimi amacıyla bilgi alışverişi.

we are now simultaneously working on strengthening the agency's capacity.
Şu anda eş zamanlı olarak kurumun kapasitesini pekiştirmek için çalışıyoruz.

pic board backs lajcak's proposed measures for strengthening bih institutions
pic yönetim kurulu, lajcak'ın bh kurumlarını güçlendirme amaçlı tedbirlerine destek verdi

dacic is enthusiastic about strengthening ties with us crime-fighting agencies.
daciç, abd'nin suçla mücadele daireleri ile ilişkileri güçlendirme konusunda hevesli.

and in this way, i've been strengthening my platform and broadening my outreach.
ve bu şekilde, konumumu güçlendiriyor ulaştığım insanların sayısını arttırıyorum.

"the strengthening of administrative capacities will not be easy," raonic told setimes.
setimes'a konuşan raoniç, "İdari kapasitenin güçlendirilmesi kolay olmayacak." dedi.

(c) strengthening systematic cooperation between member states in theconduct of policy.
adalet divanı, bu maddeye uygun olarak izleme üzerinde yargıyetkisine sahiptir.

during the visit, slovenia pledged 1.8m euros for strengthening the kosovo security force.
turk'ün ziyaretinde slovenya kosova güvenlik gücü'nü güçlendirme amaçlı 1,8 milyon avroluk destek sözü verdi.

it also initiates an urban regeneration process while strengthening critical infrastructure facilities as well as main public buildings.
plan ayrıca kentsel dönüşüm süreci başlatırken, aynı zamanda hem kritik altyapı tesislerinin hem de temel kamu binalarının güçlendirilmesini de öngörüyor.

a two-day conference on strengthening the fight against regional corruption was held in podgorica earlier this month.
bölgesel yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesini konu alan iki günlük konferans bu ayın başlarında podgorica'da düzenlendi.

by strengthening its laws against terrorism, kosovo says it is in line with european standards. [reuters]
kosova, terörle mücadele yasasını güçlendirerek avrupa standartlarına uyumlu olduğunu söylüyor. [reuters]

his new responsibilities include enforcing eu budget rules and strengthening co-ordination of the bloc's macroeconomic policies.
yeni sorumlulukları arasında ab bütçe kurallarını uygulamak ve bloğun makroekonomik politikalarının koordinasyonunu güçlendirmek yer alıyor.