검색어: sudden (영어 - 터키어)

sudden
anî

sudden winds
ani rüzgarlar

and all of a sudden ...
derken birden

sudden or slow vision loss,
ani veya yavaş görme azalması,

bill dealt tom a sudden blow.
bill tom'a aniden vurdu.

his sudden appearance surprised us all.
onun aniden ortaya çıkması hepimizi şaşırttı.

all of a sudden, he spoke out.
birdenbire, o konuştu.

this is reflected in the sudden drop in
bu yaygın tarımın yapıldığı kırsal durum, azotlu gübrelerin kullanımında

all of a sudden it started raining.
aniden yağmur yağmaya başladı.

all of a sudden, he proposed to me.
aniden, bana evlenme teklif etti.

all of a sudden the sky became overcast.
gökyüzü aniden bulutlandı.

all of a sudden, all the lights went out.
aniden bütün ışıklar söndü.

he felt a sudden urge to write a novel.
bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.

it’s sad but life is full of sudden goodbyes
यह दुखद है लेकिन जीवन अचानक अलविदा से भरा है

a sudden illness prevented him from going there.
ani bir hastalık oraya gitmesini engelledi.

a sudden illness forced her to cancel her appointment.
ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.

and finally, another example: sudden cardiac death.
son olarak bir başka örnek: ani kalp durması.

but pulling them back, all of the sudden becomes more complex.
ama hastayı geri çağırmak, birden daha karmaşık bir hal alıyor.

it's like taking a very sudden snapshot of the proton.
Çarptığında adete protonun bir anlık resmini çeker.

and all of a sudden i thought, "well, wait a minute.
birden şöyle düşündüm. bir dakika,