검색어: swollen (영어 - 터키어)

and the swollen sea
kabarıp, tutuşan denize,

my gums are swollen.
benim dişetleri şiş.

my eye has swollen up.
gözlerim şişti.

my hands and legs are swollen.
benim ellerim ve ayaklarım şişti.

and, "how swollen is your vulva?"
"vulvanız ne kadar şişkin?"

it is so swollen that you can't even see the eyes.
o kadar şişmiş ki gözleri bile seçilemiyor.

and they were swollen so much, i couldn't even close them.
ve yine o kadar kabarmışlardı ki onları bitiştiremiyordum.

around mid-october her left leg became swollen and turned purple.
ekim ayının ortalarında sol bacağı şişti ve mor rengine döndü.

at least 22 people are dead after swollen rivers overflowed and swept away villages.
kabaran nehirlerin taşarak köyleri sular altında bırakması sonucu en az 22 kişi hayatını kaybetti.

all around her head was just swollen; her head was about two sizes of its own size.
bütün kafası şişmişti; kafası iki misli büyümüştü.

torrential rains also struck northwest turkey, where floods are expected near the swollen maritsa, tundja and arda rivers.
Şiddetli yağmurların etkili olduğu türkiye'nin kuzeybatı kesiminde de meriç, tunca ve arda nehirlerinin taşması sonucu sel felaketi bekleniyor.

and by day 13, the lesions are scabbing, his eyelids are swollen, but you know this child has no other secondary infection.
on üçüncü günde, yaralar kabuk bağlar, göz kapakları şişer, ama biliyorsunuz ki bu çocuğun ikinci bir enfeksiyonu yoktur.

the floods, the result of torrential rains that have swollen rivers and dams, are said to be the worst to hit the country in 50 years.
nehir ve barajların taşmasına yol açan şiddetli yağışlar, ülkenin 50 yıldır gördüğü en şiddetli selleri yaşamasına neden oldu.

and i remember taking the goggles off my face and looking down at my hands in sheer shock, because my fingers had swollen so much that they were like sausages.
ve yüzücü gözlüğümü çıkardığımı ve tam bir şok içerisinde ellerime baktığımı hatırlıyorum çünkü parmaklarım o kadar kabarmışlardı ki sosis gibiydiler.

meanwhile, the situation in parts of southwestern bulgaria remained critical on monday, two days after the swollen struma river damaged the e79, the main road leading to neighbouring greece.
diğer yandan bulgaristan'ın kuzeybatısındaki durum da struma nehri'nin taşarak komşu yunanistan'a giden e79 anayolunda hasara yol açmasından iki gün sonra pazartesi günü de kritikliğini korudu.

about 12,000 people had to be evacuated from their homes in northern albania as roads turned into raging torrents of water and 14,000 hectares of land surrounding the swollen lake shkoder were inundated.
yolların öfkeli akarsulara dönüştüğü ve taşan shkoder gölü etrafındaki 14 bin hektarlık alanınsular altında kaldığı kuzey arnavutluk'ta 12 bin civarında insan evlerinden tahliye edilmek zorunda kaldı.

* meat covered with flesh swollen under pressure effect should not be perforated while meat flesh is swollen after cooking. (for example, beef).
*basınç etkisi altında şişen üzeri deri kaplı eti, pişirdikten sonra (örneğin sığır dili) etli deri şişmişken delinmemelidir.

he sent down water from the sky, so valleys flowed according to their measure, therefore the water flow brought forth the froth swollen upon it; and upon which they ignite the fire, to make ornaments and tools, from that too rises a similar froth; allah illustrates that this is the example of the truth and the falsehood; the froth then bursts and disappears; and that which is of use to people, remains in the earth; this is how allah illustrates the examples.
bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte allah, hak ile batıla böyle örnekler verir.